Anlaşmalı Boşanma Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Aile Hukuku » Anlaşmalı Boşanma Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Anlaşmalı Boşanma Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler | Mükyen Hukuk

Anlaşmalı Boşanma Davasında Eşin Soyadını Kullanma Nedir?

Türk Medeni Kanununun 173. maddesi gereğince; “Boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır.” ifadesi yer alır. Bu madde sebebiyle boşandıktan sonra eşinin soyadını kullanmaya devam etmek isteyen kadın eş mesleki ve sosyal yaşam ortamı bakımından tanınabilirlik için anlaşmalı boşanma protokolünde bu hususla ilgili bir düzenlemeye yer verilebilir. Söz konusu protokolde düzenlenen bu durum, mahkeme tarafından ilgili tarafların özgür iradeleri ile anlaşmaya vardıkları tespit edilmek suretiyle anlaşmalı boşanma kapsamına alındığında taraflar için artık bağlayıcı olmaya başlar. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin konu ile ilgili 9.6.2011 T. 2010/9477 E. kararında “Taraflar, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3’üncü maddesi gereğince boşanma ve fer'ileri hususunda anlaştıklarını belirterek boşanma isteğinde bulunmuşlar ve anlaşmaya dair protokol de ibraz etmişlerdir. İbraz edilen protokolde boşanma ve fer'ileriyle birlikte davalı kadının, davacı kocanın soyadını taşıyacağını da kararlaştırmışlardır. Mahkemece, boşanma ve fer'ileri hususunda hüküm kurulmuş olmasına rağmen davalı kadının, kocanın soyadını taşımasına yönelik anlaşmaya hükümde yer verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Anlaşmalı Boşanmanın Çekişmeli Hale Gelmesi Nedir?

Türk Medeni Kanunu 166. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.” ifadesi çerçevesinde bazı hallerde çekişmeli boşanma davası şeklinde sürdürülür. Buna göre; anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma davası haline geldiği durumlar aşağıda sıralanmıştır;

  • Tarafların evliliklerinden itibaren anlaşmalı boşanma davasının koşulu olan 1 senelik süre henüz dolmamış ise,
  • Boşanmanın tarafları olan eşler arasında çocukların durumu ve boşanmanın mali sonuçları hakkında tam bir anlaşmaya varılamamış ise,
  • Hakim tarafından gerek görülen değişiklik tekliflerinin taraflar tarafından kabul edilmemesi halinde,
  • Davalı olan tarafın boşanmaktan vazgeçmesi halinde,
  • Yargılamanın herhangi bir aşamasında davanın taraflarından birinin anlaşmayı bozması halinde,

Yukarıda sıralanan hallerde anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına dönüşür.

Anlaşmalı Boşanmanın Kesinleşmesi Nedir?

Davanın tarafları arasında boşanmanın kesinleşmesi için söz konusu boşanma kararının nüfus müdürlüğüne gönderilmesi ve yeni nüfus cüzdanı alınması gerekir. Buna göre; boşanma davasında gerekçeli kararın yazılmasından sonra davanın tarafları birlikte mahkemeye gider ve söz konusu kararı tebliğ alır. Bu tebliğden sonra tarafların istinaf süresi içerisinde de istinaf yoluna başvurmamaları halinde yani gerekçeli kararın tebliğinden 15 gün sonrasında karar kesinleşmiş olur.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Görevli Mahkeme Nedir?

Aile Mahkemeleri anlaşmalı boşanma davalarına bakmaya görevli mahkemedir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatıyla anlaşmalı boşanma davalarına bakmakla görevlidir.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme Nedir?

Anlaşmalı boşanma davalarında yetkili olan mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi ya da eşlerin son 6 ay içerisinde beraber oturdukları yer mahkemesidir. Ancak burada belirtmek gerekir ki; anlaşmalı boşanma davalarında söz konusu bu yetki kesinlik teşkil etmez. Buna göre; davanın tarafları yetki konusunda da istedikleri şekilde anlaşarak, herhangi bir yerde boşanma davası açabilirler.

Anlaşmalı Boşanma Davasında İştirak Nafakası Talebi Nedir?

Burada önemle belirtmek gerekir ki evliliğin tarafları olan eşler arasında görülen anlaşmalı boşanma davası sırasında velayeti kendisine verilmeyen eşten çocuk için iştirak nafakası talep edilmemiş olması daha sonra iştirak nafakasının talep edilemeyeceği anlamını taşımaz. Buna ek olarak Türk Medeni Kanununda müşterek çocuğun eğitim, bakım giderlerine her iki eş de kendi gücü oranında katılmakla yükümlüdür. Buna göre; hem belirttiğimiz kanuni yükümlülükten kaynaklanarak hem de yaşam koşullarının değişmesi sebebi ile boşanma davası esnasında talep edilmeyen iştirak nafakası daha sonra Aile mahkemesine yapılacak başvuru ile talep edilebilir. Burada özellikle belirtmek gerekir ki; eşler arasında yapılan anlaşmalı boşanma protokolü eşleri bağlasa da, değişen koşullar eğer haklı gerekçeler doğuruyorsa her zaman söz konusu protokolün şartları değiştirilebilir. Bu bağlamda hâkim ana baba ya da çocuğun durumlarının değişmesine bağlı olarak iştirak nafakasının miktarını artırabilir, azaltabilir ya da kaldırabilir. Yargıtay hukuk genel kurulunun 14.11.2019 tarihli bir kararında bu konuyla ilgili açıkça "TMK'nın 182/2. maddesi gereği velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğundan, anlaşmalı boşanma davasında davacının müşterek çocuk için nafaka istememiş olmasının koşulların değişmesi, çocuğun ihtiyacı ve üstün yararı gözetilerek daha sonra iştirak nafakası talep etmeye engel teşkil etmeyeceği gibi, diğer taraftan müşterek çocuk için protokolle tazminat ödenmesinin davalı babayı iştirak nafakası ödemesi yükümlülüğünden kurtarmayacak ancak bu husus nafaka miktarının tayininde göz önüne alınabilecektir. Ayrıca, anlaşmalı boşanma protokolü düzenlendiğinde karşılıklı edimler arasındaki denge sonradan, şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar, değişen bu koşullar karşısında 4721 Sayılı TMK'nın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebileceklerdir. İşte davacı anne bu zorunluluk nedeniyle davalı babadan müşterek çocuk yararına nafaka talep etmektedir. Önemle vurgulamak gerekir ki, boşanma kararının kesinleştiği tarih olan 12.07.2007 tarihinden dava tarihi 07.10.2013 tarihine kadar 6 yılı aşkın bir sürenin geçmiş olması, boşanma tarihinde 3 yaşında olan müşterek çocuğun dava tarihi itibariyle 9 yaşında olması, değişen ve gelişen durumlar ile çocuğun ihtiyaçları ve üstün yararı da gözetilip, şahsî ve eğitim giderlerinin doğal olarak artmış olacağı dikkate alınarak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları da göz önünde bulundurularak müşterek çocuk yararına 4721 Sayılı TMK'nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20