Aşırı Yararlanma (Gabin) Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Borçlar Hukuku » Aşırı Yararlanma (Gabin) Nedir?

Aşırı Yararlanma (Gabin) Nedir? | Mükyen Hukuk

Öncelikle belirtmek gerekir ki; borçlar hukukunda irade özerkliği ve sözleşme serbestisi ilkeleri benimsenmiştir. Söz konusu bu ilkeler gereği taraflar edim ve karşı edimleri serbestçe belirleyebilir ve aralarında yaptıkları sözleşmelerin şartlarını diledikleri gibi kararlaştırabilirler. Ancak söz konusu bu genel ilkelere ek olarak mevzuat tarafından sözleşmenin zayıf tarafını korumak ve taraflar arasındaki dengeyi sağlayabilmek için bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Bu kısıtlamalardan biri olan gabin; söz konusu sözleşmenin yapılması esnasında iradesi sakatlanan ve diğer tarafa göre zayıf durumda olan tarafın korunması açısından Borçlar Kanunu 28. maddesinde “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.’’ ifadelerine yer verilmiştir. Öte yandan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi ise 2019/2501 K. Sayılı kararında “Aşırı yararlanmadan ( gabinden ) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik ( hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır.” ifadeleri ile gabinin tanımı yapılmıştır.

Yukarıda yer verilen açıklamalardan anlaşılabileceği üzere; mevzuat irade serbestisine kısıtlama getirmesi bakımından gabinin de oluşum şartları için bazı unsurların bir arada bulunması gerektiğini düzenlemiştir. Söz konusu bu unsurlar objektif ve sübjektif unsurlar olup aşağıda ayrıntılarına yer verilmiştir.

Gabinin Unsurları Nelerdir?

Mevzuat irade serbestisine kısıtlama getirmesi açısından gabinin oluşum şartları için bazı unsurların bir arada bulunması gerektiğini düzenlemiştir. Söz konusu bu unsurlar objektif ve subjektif unsurlardır. Bu unsurların açıklamasına aşağıda yer verilmiştir.

Aşırı Yararlanma Objektif Unsur Nedir?

Gabinin objektif unsuru ile kastedilen söz konusu edimler arasındaki oransızlıktır. Kanunda oransızlığın ne şekilde tespit edileceğine dair bir düzenlemeye verilmemiştir ancak açık oransızlık tabiriyle herkes tarafından fark edilecek bir oransızlık kastedilmiştir. Buna göre; söz konusu gabin koşullarını oluşturan oransızlığın hiç kimse tarafından inkar edilemeyecek düzeyde fazla olması gerekir. Aksi durumda sözleşme serbestisinin içi boşaltılmış olacaktır. Burada belirtmek gerekir ki; gabin değerlendirmesi yapılırken sözleşme tarihi esas alınır. Buna göre; sözleşmenin kurulduğu tarihteki piyasa değerleri göz önünde bulundurularak sonuca gidilir. Burada vurgulamak gerekir ki; her somut olayın özellikleri farklı olduğundan söz konusu uyuşmazlıklarda yukarıda belirtildiğimiz ölçüler ve emsal sözleşmeler değerlendirilerek hakkaniyete göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu bağlamda üzerinde durulması gereken bir başka konu ise gabin incelemesinde öncelikle objektif unsurun incelenmesi gerektiğidir. Buna göre; eğer gabinin objektif unsuru oluşmadıysa subjektif unsur bakımından bir değerlendirme yapmak gereksiz olacaktır. Konuyla ilgili Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/4570 K. Sayılı kararında “Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Gabin Subjektif Unsur Nedir?

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; objektif unsurun yanında kanunda sınırlı sayıda sayılan subjektif unsurlarında bir arada bulunması gabinin bulunması için gerekir. Söz konusu bu edimler arasındaki nispetsizliğin kaynağı karşı tarafın müzayaka hali gibi zor durumundan, düşüncesizliğinden ya da tecrübesizlik halinden kaynaklanmalıdır. Objektif unsur olan edimler arasındaki orantısızlık birlikte karşı tarafın zor durumu, düşüncesizliği ya da tecrübesizliğinin bir arada bulunduğu durumlarda gabin kurumu gündeme gelir. Sayılan söz konusu bu üç halin de karşı tarafça biliniyor olması gerekir. Buna göre; saydığımız üç halde de gabinden bahsedebilmek için karşı tarafın bu durumu biliyor olması gerekir. Eğer karşı taraf bu özel durumları bilmiyor ise sömürme kastından bahsedilemez ve bu halde de gabin şartları da oluşmaz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2020/2932 K. Sayılı kararında hem gabinin subjektif unsuru olan deneyimsizlik hem de karşı tarafın sömürme kastına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Söz konusu Yargıtay kararında “Somut olayda gabin hukuksal nedenine dayanan davacı arsa sahiplerinden üç tanesi okur yazar dahi olmayıp tamamı sözleşme tarihi itibariyle 50 yaşından büyük ev kadınıdır. Bu haliyle inşaat yapım işinde tecrübesiz oldukları ortadadır. Davalı tanıkları arsa sahiplerinin başka yüklenicilerle görüştüklerini bildirmiş olmakla birlikte, bu şekilde görüşme yapmış olmaları inşaat işinde tecrübe sahibi olduklarını göstermez. Davalı yüklenici ... o yörede inşaat işlerini yapan bir müteahhit olup sözleşme tarihinden önce o yerdeki imar planlarının iptâli için idari yargıda dava açıldığını, sözleşmedeki imar uygulaması değişse dahi arsa sahipleri 9 daireden fazla daire istemeyeceklerdir şeklindeki ibareler ile birlikte değerlendirildiğinde bildiği ya da bilebilecek durumda olduğu ve davacı arsa saliplerini imar değişikliği ve bunun sonucu olarak arsada daha fazla bağımsız bölüm yapılabileceği konusunda bilgilendirmeyerek düşüncesizlik ve deneyimsizliklerinden yararlandığı anlaşılmaktadır.” ifadelerine yer verilmiştir. Düşüncesizlik ya da tecrübesizlik halinin gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenirken birçok kriter göz önünde bulundurulur. Söz konusu bu kriterlerin başında zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler gelmektedir. O anki durum ve koşulların incelenmesi sonucu ise müzakere hali tespit edilebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/1762 K. Sayılı kararında konuyla ilgili “Davacı daha çabuk, daha iyi tıbbi müdahale ve hizmet alacağı yolunda sahip olduğu inançla, yol güzergahı üzerindeki üniversite ve devlet hastaneleri ile başka özel sağlık kuruluşlarına başvurmak yerine daha uzaktaki davalı hastaneyi tercih etmiş olduğundan, davacının gabin hukuki müessesini oluşturacak anlamda müzayaka hali içerisinde bulunduğundan bahsedilemeyecek olup salt mensubu olduğu SGK ile davalı arasındaki sağlık hizmeti alımı sözleşmesinde gösterileni aşar şekilde ilave ücret alındığı iddiası da orantısızlık olarak değerlendirilemeyecektir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20