Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Ceza Hukuku » Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ile İlgili Bilinmesi Gerekenler | Mükyen Hukuk

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Cezayı Artıran Haller Nelerdir?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun kanunda düzenlenmiş bazı nitelikli halleri mevcuttur. Bu hallerin bazılarına Türk Ceza Kanunu 132. maddesinde, bazılarına ise özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarında genel bir hüküm olan Türk Ceza Kanunu 137. maddesinde yer verilmiştir. Buna göre aşağıdaki sıralanan hallerde faile verilecek ceza artırılır. Bu haller;

  • Suçun haberleşme içeriklerinin kaydedilmesi sureti ile işlenmesi halinde,
  • Suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinden kaynaklı kendisine verilen yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi halinde,
  • Suçun belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde aslında görevi kötüye kullanma suçu gündeme gelir. Ancak kamu görevlisinin bu suçu işlemiş olması tek başına ceza artırımını gerektirmez. Kamu görevlisinin suçu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlemiş olması gerekir. Bu nedenle görevle alakasız işlenen suçlarda nitelikli hal oluşmaz. Öte yandan yine suçun belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde de faile verilecek ceza artırılır. Bu nedenle, suçun işlenmesi ile kişinin yapmış olduğu meslek ve sanat arasında bir nedensellik bağının bulunması ve bu bağın Türk Ceza Kanunu madde 132’deki suçun işlenmesini kolaylaştırması gerekir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Haberleşme İçeriklerinin Kaydedilmesi Suretiyle İşlenmesi Nedir?

Türk Ceza Kanunu 132. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında daha önce de belirttiğimiz üzere suçun temel halinin haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle işlenmesi halinde faile verilecek ceza arttırılacaktır. Bu bağlamda suçun faili haberleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişi ya da kişilerdir ve buna göre haberleşen tarafların suçun faili olma özelliği bulunmamaktadır. Failin haberleşmenin tarafı olduğu suçlarda bu hal nedeniyle cezada artırım yapılamaz. Bu gibi durumlarda şartların varlığı halinde Türk Ceza Kanunu 132. maddesinin 3. fıkra hükmü uygulanır. Yargıtay kararında iki suç arasındaki farka dair kapsamlı değerlendirmelere yer verilir. Konuyla ilgili Yargıtay 12. Ceza Dairesinin K. 2020/2708 sayılı kararında “Sanığın, tarafı olduğu haberleşmenin içeriğini, alenen; yani, belirsiz sayıdaki kişiler tarafından algılanabilir şekilde, ifşa etmemesinden dolayı TCK'nın 132. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmemesi nedeniyle mağdurun özel yaşam alanı kapsamındaki konuşmalarını kaydetmeksizin diğer sanığa ifşa etmekten ibaret sanığın eyleminin TCK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesindeki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu, mağdurla sanık arasındaki telefon görüşmesini mağdurun rızası olmaksızın dinleyip, aynı zamanda kaydeden ve iddianamede TCK'nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu olarak nitelendirilen diğer sanığın eyleminin ise TCK'nın 132. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 2. cümlelerinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilerek, sanık hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, diğer sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulması gerekirken, sanıkların, mağdur tarafından kendilerine karşı işlenmekte olan ve ani gelişen bir suç ( örneğin; cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi ) bulunmadığı halde, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delillerin muhafazasını sağlamak için değil, önceden hazırlıklı ve planlı şekilde, mağdurun aleyhine yeni bir delil elde etmek amacıyla hareket ettikleri dikkate alınmadan ve şikayete konu ses kaydının çözümü de yaptırılmadan, eksik incelemeye ve dosyada mevcut delil durumuna uygun düşmeyen yetersiz gerekçelere dayalı olarak sanıkların beraatlerine karar verilmesi, hatalıdır.” ifadelerine yer verilmiştir. Burada vurgulamak gerekir ki kayıt altına alma şeklinin sınırlandırılması mümkün değildir. Söz konusu bu eylem çok farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Örnek vermek gerekirse iki kişi arasındaki telefon kayıtlarının kaydedilmesi, görüntülerin kopyalanması, yazılı metinlerin kopyalanması, sosyal medya yazışmalarının ekran görüntülerinin alınması gibi haller cezayı artırıcı özellik gösterir. İlgili kararın gerekçesinde ise “örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir.” ifadesine yer verilmiştir.

Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali Suçunda Rıza Nedir?

Daha önce de belirttiğimiz gibi söz konusu suçun meydana gelmesi için haberleşmenin gizliliği hukuka aykırılık teşkil edecek şekilde ihlal edilmiş olması gerekir. Hukuka aykırılık unsuruna ayrıca ilgili madde metinlerinde de yer verilmiştir. Söz konusu bu suç bakımından ilgilinin rızası bir hukuka uygunluk nedenidir. Burada özellikle vurgulamak gerekir ki Yargıtay’a göre kişinin sosyal medya hesaplarının şifresini vermesi haberleşme içeriklerinin okunmasına rıza gösterdiği anlamına gelmemektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2020/442 K. sayılı kararlarında konu ile ilgili olarak “Katılanın bir şekilde facebook hesabının şifresini katılana vermiş olduğu kabul edilmiş olsa dahi bu durumun katılanın facebook mesaj içeriklerine her zaman ulaşılmasına rıza gösterdiği şeklinde yorumlanamaması ve sanığın suça konu mesaj içeriklerinden haberdar olması konusunda katılan ve annesinin birlikte rıza göstermemeleri nedeniyle somut olayda bir hukuka uygunluk sebebinin bulunmaması,” ifadelerine yer verilmiştir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası ve Şikayet Süresi Nedir?

Türk Ceza Kanununun 132. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre; kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, “bir yıldan üç yıla kadar hapis” cezası ile cezalandırılır. Eğer söz konusu suçun temel hali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, “verilecek ceza bir kat artırılır” ifadesine yer verilmiştir. Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse ise Türk Ceza Kanunu 132. maddesinin 2. fıkrasına göre “iki yıldan beş yıla kadar hapis” cezası ile cezalandırılır. Türk Ceza Kanunu 132. maddesinin 3. fıkrası çerçevesinde ise kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın “hukuka aykırı olarak” alenen ifşa eden kişi, “bir yıldan üç yıla kadar hapis” cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. Söz konusu suçun; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde ise verilecek ceza yarı oranında artırılır. Türk Ceza Kanununun 132. maddesinde yer alan suçun tüm fıkralarının takibi ise şikâyete bağlıdır. İlgili suç için şikâyet süresi failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Burada belirtmek gerekir ki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda uzlaştırma prosedürü uygulanır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu teşebbüse müsait bir suç tipi değildir. Buna ek olarak belirtmek gerekir ki suçun manevi unsurunu kast oluşturur. Failin kastı söz konusu haberleşmenin içeriğini öğrenmeye yönelik olmalıdır. Öte yandan bu suç olası kastla da işlenebilir ancak taksirle işlenmesi mümkün değildir. Asliye Ceza Mahkemelerinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yargılaması yapılır.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20

Diğer Makalelerimiz: