Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Ceza Hukuku » Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir? | Mükyen Hukuk

Türk Ceza Kanununda “Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” bölümünde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun dayanağı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’dır. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 8. maddesinde yer alan “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.” ifadesi ile özel hayatın gizliliği koruma altına alınmıştır. Öte yandan Anayasa’da özel hayatın gizliliğine ilişkin düzenlemeler 20. maddesinde “Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna ek olarak Anayasa’nın 22. maddede ayrıca haberleşme hakkı ve haberleşmenin gizliliğine yer verilerek “Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.” ifadesine yer verilmiştir.

Burada önemle belirtmek gerekir ki söz konusu suçla hem özel hayatın gizliliği hem de haberleşme özgürlüğü koruma altına alınmıştır. Bu nedenle suçun özel hayatın gizliliğinin özel bir türü olduğunu belirtmek gerekir.

Haberleşme gizliliğinin ihlali suçunun şartlarına ve unsurlarına Türk Ceza Kanununun 132. maddesinde yer alır ve ilgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 132

  1. Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
  2. Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  3. Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 2/7/2012-6352/79 md.) İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Faili ve Mağduru Kimdir?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda fail bakımından herhangi bir özellik aranmaz, bu nedenle herkes bu suçun faili olabilir. Türk Ceza Kanununa göre ise fail yalnızca gerçek kişi olabilir. Buna göre; tüzel kişilerin fail olabilme özelliği bulunmamaktadır. Konuya ilişkin Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/7462 sayılı kararında “Dava kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçuna ilişkindir. Sanığın babası olan katılan ile yapmış olduğu telefon konuşmasını kaydettiği, yaptığı bu kaydı da annesine verdiği, böylelikle kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediğinden bahisle mahkumiyetine karar verildiği, oysa ki gerçekleşen konuşmanın kayda alınması ve bu kaydın da anneye verilmesi eyleminin haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak sanığın telefon görüşmesinin tarafı olmasından dolayı TCK'nın 132/1-2. cümlesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının gerçekleşmediği, haberleşme içeriğinin annesine verilmesinde ise 132/3 maddesinde aranan aleniyet unsurunun gerçekleşmediği, görüşme içeriğinin incelenmesinde katılanın konuşmalarda geçen kendisinin başka bir bayan ile gayri resmi yaşadığına ilişkin durumun sanığın annesine bahsedebileceğini belirtmesi karşısında özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun da unsurları itibariyle oluşmadığından sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verilmesi gerekirken TCK'nın 133/3. maddesinde düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan mahkumiyete karar verilmesi doğru olmamıştır.” ifadelerine yer verilmiştir. Buna göre fail bakımından bir özellik aranmamış olmasına rağmen failin bazı özellikleri onun hakkında daha fazla cezaya hükmedilmesine yol açabilir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Konusu Nedir?

Yargıtay’a göre Türk Ceza Kanununun 132. maddesinde düzenlenmiş olan tüm suçların maddi konusu haberleşmenin kendisi değil, içeriğidir. Söz konusu suçun hukuki konusunu ise “haberleşme araçları ile yapılan haberleşmeler” oluşturur. Bu açıdan iletişim vasıtası kullanılmadan gerçekleştirilen görüşmelerin dinlenmesinde, izlenmesinde ya da ifşa edilmesinde haberleşmenin gizliliğinin ihlal edildiğinden söz edilmeyecektir. Eğer şartları mevcut ise Türk Ceza Kanununda yer alan diğer hükümlere başvurulabilir. Konuya ilişkin bir Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/4886 sayılı kararında “Dava; verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçuna ilişkindir. Katılan ile bir dönem duygusal birliktelik yaşayan sanığın, katılanın hazırlandığı sırada katılanın rızası dışında cep telefonunu alarak arama kayıtlarına baktığı iddiasına konu olayda; TCK'nın 132/1. madde ve fıkrasındaki suçun konusunun, haberleşme içeriği olup söz konusu suçun, belirli kişiler arasındaki haberleşme içeriğinin hukuka aykırı biçimde öğrenilmesiyle oluşacağı, haberleşmenin gizliliğinden söz edebilmek için, kişiler arasında haberleşme olarak isimlendirilebilecek bir iletişimin olması, en az iki kişi arasında bir haberleşme vasıtası olması ( telefon, mektup, e-posta vb. ) ve tarafların bu haberleşmeyi gizlilik önlemlerini alarak yapması gerektiği, katılanın, kim ile, ne zaman, hangi sıklıkla, hangi süreyle görüştüğüne ilişkin bilgiler kişisel veri kapsamında olup haberleşme olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, katılana ait kişisel veri kapsamındaki arama kayıtlarına katılanın rızası dışında bakarak içeriğine vakıf olan sanık hakkında TCK'nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat hükmü kurulması bozma nedenidir.” ifadelerine yer verilmiştir. Öte yandan ilgili madde gerekçesinde ise “Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir.” ifadeleri yer alır. Buradan anlaşılabileceği üzere haberleşmenin gerçekleştirilebileceği vasıtalar sadece örnekleme yoluyla sayılmış ancak sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle çağımızın teknolojik imkanları da göz önünde bulundurularak haberleşmenin birçok vasıtayla gerçekleştirilebileceğini söylemek gerekir. Kanun koyucunun iradesinin her türlü haberleşmeleri korumak olarak anlaşılması gerekçenin bir sonucudur. İnternet yoluyla işlenen suçlar da bu kapsama alınır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020/442 K. Sayılı kararında “Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda haberleşmeyi gerçekleştirmek için yararlanılan araçlar bakımından herhangi bir sınırlama söz konusu olmayıp, yapılma biçimi ne olursa olsun her türlü haberleşme açısından bir koruma sağlanmıştır. Kanun koyucu teknolojik gelişmeleri göz önünde tutarak, haberleşmenin yapıldığı araçları tek tek saymak yerine sadece gizliliğin ihlali bakımından “haberleşme”den söz etmiştir. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; “haberleşme” kelimesi, “iletişim, yazışma”; “iletişim” kelimesi; “duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikasyon”; teknik anlamda “iletişim” ise; “telefon telgraf, televizyon, radyo vb. gibi araçlardan yararlanarak yürütülen bilgi alışverişi, bildirişim, haberleşme, muhabere, komünikasyon” ifadelerine yer verilmiştir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20

Diğer Makalelerimiz: