Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Ceza Hukuku » Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir?

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir? | Mükyen Hukuk

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu hürriyeti tahdit olarak da bilinir ve Türk Ceza Kanununun 109. maddesinde yer alan “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Söz konusu bu suç için halk arasında adam kaçırma, adam kaldırma gibi tanımlamalar da kullanılmaktadır. Türk Ceza Kanunu 109. maddeye göre ilgili suç bir kimsenin, bir yere gitme ya da bir yerde kalma hürriyetinden yoksun bırakılması suretiyle işlenebilen seçimlik hareketli bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu 109. maddesinde “Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” ifadelerine yer verilmiştir. Daha önce belirtmiş olduğumuz seçimlik hareketlerden birinin meydana gelmesi halinde kişinin kendi arzusuna göre bulunduğu yerde kalma ya da oradan ayrılma, yer değiştirme ve istediği yere gidebilme diğer bir deyişle serbestçe hareket etme ya da kendi iradesiyle hareket etmeme hakları ihlal edilmiş olur. Buna göre; söz konusu fiillerin suç olarak tanımlanması ile korunmayı amaçlanan hak kişilerin hareket serbestisidir.

Burada belirtmek gerekir ki; Türk Ceza Kanunu 109. maddenin birinci fıkrasında suçun temel hali, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit ya da hile ile işlenmesi ile meydana gelen nitelikli halleri düzenlenmiştir. Buna ek olarak maddenin altıncı fıkrasında yer alan “bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” ifadeleriyle suçun neticesi nedeniyle ağırlaşmış haline yer verilmiştir. Kanunda düzenlenmiş sonucu sebebiyle ağırlaşmış hallerden diğerini ise, suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması hali oluşturur. Türk Ceza Kanununun 110. maddesi ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu için etkin pişmanlık düzenlemesine yer verilmiştir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Unsurları Nelerdir?

Yukarıda da açıkladığımız üzere kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu kimsenin bir yere gitmek ya da bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılması ya da her iki hareketin birlikte gerçekleştirilmesi suretiyle işlenebilen seçimlik hareketli bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu 109. maddenin gerekçesinde “Söz konusu suç, bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılmasıyla oluşmaktadır. Örneğin kişinin bir yere kapatılması, bir yerde tutulması veya bir yere götürülmesi veya bir yere gitmekten men olunması fiilleri, bu tanıma göre ceza yaptırımını gerektirmektedir.” Bu seçimlik hareketlerin nasıl gerçekleştirileceği konusunda kanuni tanımlama bulunmamaktadır. Bu yönüyle suç serbest hareketli bir suç tipidir. Uygulamada kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun ihmali hareketlerle de işlenebileceği görüşü hakimdir. İhmali harekete örnek olarak ise yanlışlıkla kapıyı üzerine kilitlediği kişiyi fark etmesine rağmen bulunduğu yerden çıkarmama eylemi gösterilebilir.” ifadelerine yer verilmiştir. Buna göre söz konusu suçun oluşması için seçimlik hareketlerin belirli bir süre gerçekleştirilmiş olması gerekir ve anlık hareketlerle ilgili suç işlenemez. Ayrıca burada belirtmek gerekir ki suçun oluşma süresinin sınırı her somut olaya göre ayrıca değerlendirilir. Ancak daha önce belirttiğimiz gibi hareketlerin önemli sayılacak bir süre boyunca devam etmesi gerekir. Yargıtay Ceza Genel kurulunun konuyla ilgili 2020 tarihli emsal bir kararında; “Maddede sadece "bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak" tan söz edilmiş, fiilin işleniş şekli, yeri, zamanı ve süresi konusunda bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle mağdurun bir yere gitme veya kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla, her zaman her yerde işlenebilir. Fiilin herkesin girebileceği bir yer, özel, kapalı veya açık alanda gerçekleştirilmesini yahut uzun veya kısa süreli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Suçun oluşması için mutlaka mağdurun bir yere kapatılmış olmasına gerek yoktur, aleni bir yerde tutma veya böyle bir yere götürme hâlinde dahi diğer unsurların varlığı durumunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşacaktır. Kesintisiz bir suç olması sebebiyle suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez. Mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun bitme zamanıdır, tamamlandıktan sonra kısa sürede bitirilebileceği gibi, günlerce de sürdürülebilir. Öte yandan özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden, suçun tamamlanması için fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir. Sürenin çok kısa olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliği taşıyıp taşımadığı, hareketin ağırlığı, önemi ve ciddiyeti ile birlikte hâkim tarafından değerlendirilip belirlenecektir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2020/100 K. sayılı kararında yer alan hükümlere göre söz konusu suçun işlenmesi için fail ile mağdur arasında fiziki bir temasın gerçekleşmiş olması gerekmez. Söz konusu suç mağduru kilitlemek suretiyle de işlenebilir. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2020 tarihli bir kararında bu durum “sanığın mağdurun üzerine kapıyı kilitlemesi eyleminin TCK'nın 109/1 maddesine uyduğu gözetilmeden aynı yasanın 109/2 maddesi gereğince hüküm kurulması,..” şeklinde ifade edilmiştir. Burada belirtmek gerekir ki; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda rıza ve diğer hukuka uygunluk sebeplerinin bulunmaması gerekir. Söz konusu bu hallerin varlığı suç oluşumuna engel teşkil eder.

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun unsurları aşağıda açıklanmıştır.

Mağdurun Bir Yere Gitme Hürriyetinden Yoksun Bırakılması

Mağdurun bir yere gitme hürriyetinden yoksun bırakılması seçimlik hareketinin birden fazla işleniş biçimi mevcuttur. Söz konusu suçun oluşması için illa mağdurun kapalı bir yerde tutulmuş olması gerekmez. Buna göre; seyahat etmek üzere olan bir mağdurun uçak biletinin ya da pasaportunun çalınması hallerinde de ilgili suç meydana gelir. Öte yandan yine bir kişinin zincirlenmesi, bağlanması, uyku hapı içirilmesi, arabaya bindirilip bir süre gezdirilmesi gibi çeşitli haller de bu hareket kapsamında suç olarak kabul edilir.

Mağdurun Bir Yerde Kalma Hürriyetinden Yoksun Bırakılması

Mağdurun bir yerde kalma hürriyetinden yoksun bırakılması ise mağdurun bir yerde kalmasının engellenmesi anlamına gelir. İlgili kişinin bulunmasında hukuken bir sakınca bulunmayan bir yerden çıkarılması suçu meydana getirir. Örnek vermek gerekirse; bir kişinin sokaktan kovulması halinde kişinin hürriyetine bir müdahale meydana gelir ve ilgili bu davranış suç teşkil eder.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun kanunda yer alan 7 farklı nitelikli hali mevcuttur. Bu nitelikli hallerin tamamı suçun işlenişini kolaylaştırmasından ötürü kanun koyucu tarafından bu haller bakımından suçun temel haline göre daha ağır yaptırımlara yer vermiştir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun nitelikli hallerine aşağıda yer verilmiştir:

  1. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemek için ya da suçun işlendiği sırada cebir, tehdit ya da hile kullanılması (Türk Ceza Kanunu 109/2)
  2. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun silahla işlenmesi (Türk Ceza Kanunu m.109/3-a)
  3. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (Türk Ceza Kanunu m.109/3-b)
  4. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi (Türk Ceza Kanunu m.109/3-c)
  5. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunum kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (Türk Ceza Kanunu m.109/3-d
  6. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun üstsoy, altsoy ve eşe karşı işlenmesi (Türk Ceza Kanunu m.109/3-e)
  7. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (Türk Ceza Kanunu m.109/3-f)
  8. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cinsel amaçla işlenmesi (Türk Ceza Kanunu m.109/5) Burada belirtmek gerekir ki; yukarıda sayılan ilk 7 maddedeki nitelikli hallerden birinin varlığı halinde faile verilecek ceza artırılır.

Burada önemle belirtmek gerekir ki; birden fazla nitelikli halin bir arada olduğu durumlarda faile verilecek ceza sadece bir kere artırılır. Buna göre; her nitelikli hal için ayrı şekilde artırım yapılmaz. Ancak birden fazla nitelikli halin varlığı halinde hakim bu durumu göz önünde bulundurmak suretiyle ve alt sınırdan uzaklaşarak cezalandırma yapar. Öte yandan burada vurgulamak gerekir ki; cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma halinde ise durum farklıdır. Söz konusu suçun temel halinin ya da nitelikli hallerinin cinsel amaçla işlenmesi halinde faile verilecek ceza ayrıca yarı oranında artırır.

Cebir, Tehdit ve Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Nedir?

Cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma nitelikli hali fiilin işleniş şekline ilişkin bir nitelik haldir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şeklinin işlenebilmesi için cebir, tehdit ve hile kullanmak gerekmez. Burada cebir kavramı; kişinin direncini kırmaya yarayan her türlü zorlamayı ifade ederken, tehdit mağdurun iradesinin ileride gerçekleşecek bir kötülük ya da haksızlıkla etki altına alınmasını, hile ise failin belli davranışlar ya da sözler kullanarak mağduru aldatması, mağdurun iradesinin doğru bir şekilde oluşmasını bu hareketlerle yanıltmasını ifade eder. Tehdit suçu ve cebir Türk Ceza Kanununda ayrıca düzenlenmiş suç tipleridir. Ancak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu bakımından cebir ve tehdit suçu araç suç olarak nitelendirilir. Cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakan kişi ayrıca bu suçlardan dolayı cezalandırılamaz. Buna göre; bu iki suç asıl suçun işlenebilmesi için araç suç olarak kullanılır. Söz konusu bu hallerin varlığı halinde suçun işlenişi kolaylaşacağından, kanun koyucu temel cezanın artırılarak uygulanmasını düzenlemiştir.

Silahla Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Nedir?

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda silahın korkutuculuğu, mağdur üzerinde yarattığı etki ve suçun işlenmesini kolaylaştırıcı özelliğinin bir arada değerlendirilmesiyle suçun işlenmesi nitelikli hal kapsamına dahildir. Türk Ceza Kanununun 6. maddesinde tanımlanan silah kavramının kapsamı oldukça geniştir. İlgili kanun maddesine göre tabanca, bıçak, sopa, delici aletler, patlayıcı maddeler gibi birçok alet ve madde silah kapsamında değerlendirilir. Öte yandan belirtmek gerekir ki; Yargıtay özellikle yakın tarihli kararlarında yaralayıcı etkiye sahip birçok eşyayı silah kapsamına almıştır. Ayrıca söz konusu suçun silahla işlenmesi için silahın mutlaka mağdura yöneltilmesi gerekmez. Bu anlamda silahın bir tehdit etkisi yaratacak şekilde kullanılması yeterlidir.

Birden Fazla Kişiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Nedir?

Söz konusu suçun birden fazla kişi ile işlenmesi suçun bir diğer nitelikli halini meydana getirir. Bu nitelikli unsurun oluşması için suçun icra hareketlerinin en az iki kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gerekir. İlgili kanun madde gerekçesinde de belirtildiği gibi faillerin tamamının müşterek fail olması şartı aranır. Burada belirtmek gerekir ki; suçun icra hareketleri tek kişi tarafından gerçekleştirilirse bu durumda nitelikli unsur oluşmayacaktır.

Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Nedir?

Türk Ceza Kanunu’nun 6. Maddesine göre; kamu görevlisi tanımlamasında; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama ya da seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli ya da geçici olarak katılan kişi anlaşılır. Söz konusu bu nitelikli halin oluşması için suçun mağdurunun kamu görevlisi olması gerekir. Eğer fail suçu mağdurun kamu görevi nedeniyle değil şahsi sebeplerle işlemişse suç oluşmaz. Öte yandan failin suçu kamu görevlisinin görevi nedeniyle işlemesi gerekli ve yeterlidir. Burada başka şart aranmaz. Mağdur olan kişinin emekli olması ya da görevden ayrılmış olması da önem arz etmez. Konu ile ilgili Türk Ceza Kanunu 109. maddenin gerekçesinde; “Suçun bu seçimlik nitelikli unsuru için, failin saiki önem taşımaktadır. Suçun işlendiği sırada kişi kamu görevlisi sıfatını taşımayabilir, örneğin emekliye ayrılmış olabilir. Keza, suç, kamu görevlisinin yakınına karşı da işlenebilir. Bir hâkimin verdiği karara tepki olarak oğlunun kaçırılması bu hâle örnek olarak gösterilebilir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Nedir?

Failin fiili işlediği sırada kamu görevlisi olması ve kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanması suçun bu nitelikli halinin oluşması için şarttır. Bu anlamda bu iki şartın bir arada bulunması zorunludur. Eğer bu iki şart mevcut değilse sadece failin kamu görevlisi olması nitelikli halin varlığı için yeterli değildir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yakalama ve gözaltı kararlarını vermeye yetkili kişilerin bu yetkilerini kötüye kullanmaları halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu gündeme gelir.

Üstsoy, Altsoy ve Eşe Karşı Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Nedir?

Kanunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun nitelikli halini oluşturan kişiler sınırlı şekilde sayılmıştır. Söz konusu bu kişiler dışında örneğin kardeş ya da eşin kardeşine karşı işlenen suçlar nitelikli hal kapsamına dahil değildir. Burada belirtmek gerekir ki; resmi nikahı olmayan eşe karşı işlenen suçlar da yine nitelikli hal kapsamında sayılmaz.

Çocuğa ya da Beden/Ruh Bakımından Kendini Savunamayacak Durumda Olan Kişiye Karşı Hürriyeti Tahdit Nedir?

Türk Ceza Kanununun 6. Maddesine göre 18 yaşını doldurmamış bireyler çocuk kabul edilir. Çocuk dışında ilgili kanun maddesinde sayılan diğer kişilere karşı işlenen suçlarda nitelikli hal kapsamında değerlendirilir. Bu kişilerin faile karşı koymalarındaki güçlük nedeniyle suçun daha kolay işlenebilmesi sebebiyle bu haller nitelikli hal olarak tanımlanmıştır. Bu sebeple söz konusu bu kişilere karşı işlenen suç daha ağır yaptırım gerektirir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezası Nedir?

Türk Ceza Kanunu 109. maddesinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası ile ilgili düzenlemeler yer alır ve ilgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 109

1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) Bu suçun; a) Silahla, b) Birden fazla kişi tarafından birlikte, c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı, f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır. (4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır. (6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Hukuka Aykırılık Nedir?

Türk Ceza Kanunu 109. maddesinin 1. fıkrası çerçevesinde bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek ya da bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişi suç işlemiş kabul edilir. Bu nedenle bir kişiyi hukuka uygun olarak alıkoyma ya da bir yerden çıkarma eylemleri suç teşkil etmeyecektir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından çeşitli hukuka uygunluk nedenleri bulunur. Bir kişinin hukuka uygun olarak kolluk kuvvetleri tarafından gözaltına alınması, yakalanması, tutuklanması durumları hakkın kullanılması kapsamında olup suç teşkil etmez.

Kişinin rızasının varlığı halinde de kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu meydana gelmez. Söz konusu bu rızanın fiilden önce ya da fiilin işlendiği esnada var olması gerekir. İlgili fiilin gerçekleşmesinden sonra icazet niteliğindeki rıza, fiili hukuka uygun hale getirmez. Burada belirtmek gerekir ki; rıza vermek açısından bir yaş sınırlandırması bulunmaz. Ancak Yargıtay cinsel amaçla işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda 15 yaşından küçük çocukların rızasını geçerli bir rıza olarak kabul etmez. Konu ile ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu 10.03.2020 tarihli kararında; “Dava, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkindir. On beş yaşından küçük olup hukuken rızası geçerli olmayan mağdurenin kanuna, adaba ve genel ahlaka aykırı olan rızasının geçerli olmadığı, bu rızanın haksızlık bilinciyle hareket eden sanığın ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı açıktır.” Şeklinde hüküm kurulmuştur. Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2015/8 K. Sayılı kararına göre; “Birinci kategoride yer alan "on beş yaşını tamamlamamış" çocukların kendi iradeleriyle serbestçe hareket etme hakkı, niteliği itibariyle üzerinde mutlak surette tasarruf edebilecekleri bir hak olmadığından, bu haklarının ihlaline yönelik olarak gerçekleştirilen eylemlerle ilgili gösterdikleri rıza kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemeyecektir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Etkin Pişmanlık Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; kişiyi hürriyeti yoksun kılma suçu bakımından etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Etkin pişmanlık şartları Türk Ceza Kanununun 110. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddede 109. maddeye atıfta bulunularak “Yukarıdaki maddede tanımlanan suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.” ifadeleri yer alır. Burada önemle belirtmek gerekir ki; etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için suçun tamamlanmış olması gerekir. Buna göre; teşebbüs aşamasında kalmış suçlar bakımından şartların varlığı halinde gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanabilir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Haksız Tahrik Nedir?

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda haksız tahrik hükümleri uygulama alanı mevcuttur. Özellikle belirtmek gerekir ki; alacağına kavuşmak için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen failler bakımından haksız tahrik hükümleri uygulanabilir. Konu ile ilgili olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020 tarihli bir kararında “Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, failin haksız bir tahrikin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder. Bu halde fail, haksız tahrikin doğurduğu öfke veya elemin, ruhsal yapısında yarattığı karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu aşamada bir borcun ödenmemesi veya hukuki alacağın hak sahibine verilmemesi nedeniyle işlenen hürriyetten yoksun kılma suçlarında haksız tahrik hükmünün nasıl değerlendirilmesi gerektiği ayrıca irdelenmelidir. Salt borcu ödeyememenin haksız tahrik oluşturan bir fiil olarak kabulü mümkün değildir. Ancak ödeme gücü bulunduğu hâlde sırf kendi menfaati yahut alacaklıyı zor durumda bırakmak için borcun keyfi ve kasti biçimde ödenmemesi, alacaklıdan mal kaçırılması, gerçeğe aykırı beyan veya vaatlerde bulunulması, alacaklının sürekli oyalanması, muvazaalı davranışlarla borçtan kurtulmaya çalışılması gibi davranışlar haksız tahriki oluşturan fiil olarak değerlendirilebilecektir. Nitekim Ceza Kurulunca 19.01.2016 tarih ve 203-2 sayı ile ve 04.07.2017 tarih ve 656-360 sayı ile verilen kararlarda da bu yönde değerlendirme yapıldığı görülmektedir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılmada Teşebbüs Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu kesintisiz bir suç tipidir. Buna göre; suçun tamamlanma ve bitme anları farklılık gösterir. Bu anlamda kişi suç teşkil edecek bir süre boyunca hürriyetinden yoksun bırakıldığında suç tamamlanmış olur. Ancak söz konusu suçun bitme anı mağdurun yeniden hürriyetine kavuştuğu andır. Teşebbüs için ise suçun tamamlanma anı dikkate alınır. Bu nedenle yalnızca icra hareketlerine başlanılan ancak neticenin gerçekleşmediği kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarında teşebbüs hükümleri uygulanabilir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Muhakeme Nedir?

Burada öncelikle vurgulamak gerekir ki; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun takibi şikayete bağlı değildir. Buna göre soruşturma ve kovuşturma re’sen yapılır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel ve nitelikli hallerinin yargılaması Asliye Ceza mahkemelerince yapılır. İlgili suçun zamanaşımı süresi 8 yıldır. Ancak nitelikli hallerin varlığı halinde bu süre 15 yıl olur.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20

Diğer Makalelerimiz: