Tutuklama Kararı ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Ceza Hukuku » Tutuklama Kararı ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Tutuklama Kararı ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir? | Mükyen Hukuk

Tutuklamada Ölçülülük İlkesi Nedir?

Tutuklamada ölçülülük ilkesi Ceza Muhakemeleri Kanununun 100. maddesinde yer alır. İlgili kanun maddesinde “İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.” ifadesine yer verilmiştir. Buna göre; ölçülülük ilkesi, tutuklama tedbirinden başka bir güvenlik tedbiri ile beklenen faydanın sağlanıp sağlanamayacağını ifade eder. Burada belirtmek gerekir ki; tutuklama tedbirinin ihtiyari olduğu unutulmamalıdır. İlgili kanun maddesi gerekçesinde “Tasarıya göre tutuklama, artık istisnaî niteliktedir ve önce düşünülmesi gerekli husus, adlî kontrolün uygulanmasının gerekip gerekmediğidir. Tutuklamanın neden ve koşullarını gösteren bu madde, birinci fıkrasında önceliğin adlî kontrole verilmesi gerektiğini ve tutuklamanın istisna oluşturduğunu vurgulamaktadır.” ifadelerine yer verilmiştir. Bu nedenle bu tedbire başvurmadan önce daha hafif güvenlik tedbirlerinin göz önünde bulundurulması ve hukuk devletinin gereklerine uygun hareket edilmesi gerekir.

Tutuklama Kararı Kim Tarafından Verilir?

Tutuklama kararı daha önce de belirttiğimiz gibi yalnızca hakim tarafından verilebilir. Soruşturma aşamasında tutuklama kararı ise sulh ceza hakimi tarafından verilir. Hakim soruşturma evresinde sadece cumhuriyet savcısının istemi üzerine tutuklama kararı verebilir. Cumhuriyet Savcısının tutuklama talebinde bulunmaması halinde bu tedbire hükmedilemez. Eğer soruşturma aşamasında savcı tarafından tutuklama isteminde bulunulmuş ise bu istemin mutlaka gerekçeli olması gerekir. Öte yandan kovuşturma aşamasında ise tutuklama tedbirine görevli mahkeme tarafından karar verilir. Söz konusu bu karar mahkemece resen verebileceği gibi Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine de verilebilir.

Tutuklama Kararının Gerekçeli Olması Nedir?

Ceza Muhakemeleri Kanununun 101. maddesinin 2. maddesinde

“Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

  • a) Kuvvetli suç şüphesini,
  • b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
  • c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu, gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça

gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.” ifadeleri yer alır.

Tutuklama kararının gerekçeli olması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından benimsenmiş bir kriterdir. Buna göre; tutuklama nedenlerinin varlığını gösteren deliller gerekçelendirilmeden soyut ifadelerle karar verilmesi insan hakları ihlali sayılır.

Tutuklama Duruşması Nedir?

Ceza Muhakemeleri Kanununun 101. maddesinin 2. fıkrasında tutuklama kararının sanığa sözlü olarak bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine kanunun 101/3. Maddesine göre “tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.” ifadesine yer verilmiştir. Söz konusu bu iki hükmün birlikte değerlendirilmesi ile tutuklama kararının mutlaka duruşmada verilmesi gerektiği sonucu çıkar. Buna göre; hakim tarafından sanığın ya da şüphelinin yokluğunda tutuklama kararı verilemez.

Ceza Muhakemeleri Kanunu tarafından gıyabi tutuklama kaldırılmıştır. Ancak ilgili kanunun 248/5. Maddesinde “Kaçak hakkında 100 üncü ve sonraki maddeler gereğince, sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından yokluğunda tutuklama kararı verilebilir.” şeklindeki ifadeye yer evrilmiştir. Söz konusu bu hüküm sadece yurt dışındaki kaçaklar hakkında uygulanabilir. Konuyla ilgili olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2019 tarihli bir kararında “Somut olayda silahlı terör örgütü üyeliği suçundan CMK'nın 101/3 maddesi gereğince tutuklamaya sevk edilip tutuklu olarak yargılanan sanığın, yargılama aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK'nın 156. maddesi gereğince re'sen müdafii görevlendirilmeyerek bulunduğu hal nedeniyle, delillere erişme ve savunma hazırlama imkanları itibariyle çelişmeli yargılamanın gereği olan “silahların eşitliği” ilkesinin ve Anayasanın 36, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkının ihlali sonucunu doğuracak biçimde, adaletin selameti açısından gerekli olan müdafiinin hukuki yardımından yararlandırılmadan yargılama yapılıp sorgusu tespit edilmek ve hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak biçimde CMK 101/3, 188/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi bozma nedenidir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Tutukluluğa Nasıl İtiraz Edilir?

Öncelikle burada belirtmek gerekir ki hakim tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilir. Belirtmek gerekir ki tutukluluğa itiraz süresi 7 gündür. Ceza Muhakemeleri Kanununun 268/2. maddesinde “Kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.” ifadesine yer verilmiştir. Vurgulamak gerekir ki; tutuklama kararına itiraz hakkı en başta şüpheli ya da sanığa tanınmış bir haktır. Bunlara ek olarak Ceza Muhakemeleri Kanununun 262. maddesine göre; şüpheli ya da sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli ya da sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler.

Tutuklamaya itirazın kararlarının incelenme yeri bakımından Ceza Muhakemeleri Kanununun 268. maddesinde ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. İlgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Ceza Muhakemeleri Kanunu Madde 268

  1. Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.
  2. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
  3. İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
  • a) (Değişik: 18/6/2014-6545/74 md.) Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
  • b) (Değişik:8/7/2021-7331/24 md.) Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.
  • c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
  • d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
  • e) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20

Diğer Makalelerimiz: