Zorunluluk Hali Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Ceza Hukuku » Zorunluluk Hali Nedir?

Zorunluluk Hali Nedir? | Mükyen Hukuk

Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinde ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan nedenler başlığı altında zorunluluk hali düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesinin 1. fıkrasında meşru savunma “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” şeklinde düzenlenmişken 2. fıkrasında ise zorunluluk hali “ Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” şeklinde düzenlenmiştir. Söz konusu bu haller aynı kanun maddesinde düzenlenmiş olsa da zorunluluk hali ve meşru müdafaa arasında birçok farklılık mevcuttur.

Türk Ceza Kanunu 25. maddenin gerekçesine bakıldığında zorunluluk halinin kusurluluğu ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlendiği fark edilir. Ceza hukuku anlamında bir eylemin suç teşkil edebilmesi bazı şartların mevcudiyeti aranır. Bu şartlardan biri de eylemin neticesinin faile yüklenebilir olmasıdır. Bu aşamada kusurluluğu kaldıran nedenlerden biri olarak sayılan zorunluluk hali, neticenin faile isnat edilebilmesini engeller ve failin cezalandırılmasının önüne geçer. Ceza Muhakemesi Kanununun 223. maddesinde “Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi” ifadesi yer alır. Konuyla ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2013 tarih ve 2013/64 K. Sayılı kararında “Diğer taraftan, zorunluluk hali 765 sayılı TCK'nunda bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmekte iken, 5237 sayılı TCK'nunda kusurluluğu ortadan kaldıran bir neden olarak sayılmış olup, dolayısıyla 5237 sayılı TCK uygulamasında, zorunluluk halinde suç işleyen kişi hakkında "beraat” değil, TCK'nun 25/2. maddesi uyarınca "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verilmelidir. Bu husus, 5271 sayılı CMK'nun 223/3-b maddesinden de açıkça anlaşılmaktadır.” İfadeleri yer alır.

Türk Ceza Kanununun 25. maddesinin 2 fıkrasında; “Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” ifadeleri yer alır. İlgili kanun maddesinin gerekçesinde ise zorunluluk hali “kişinin, kendisinin veya başkasının sahip bulunduğu bir hakka yönelik bir tehlikeyi gidermek amacıyla gerçekleştirdiği davranış” olarak tanımlanmıştır. Burada önemle belirtmek gerekir ki; zorunluluk halinde kişiye yöneltilmiş bir saldırı bulunmaz. Fakat söz konusu bu halin gündeme gelmesi tehlike şartının gerçekleşmesine bağlıdır.

Zorunluluk Halinin Şartları Nelerdir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; fail hakkında zorunluluk hali nedeniyle karar verilmesine hükmünün verilebilmesi için somut olayda birtakım şartların mevcudiyeti aranır. Türk Ceza Kanununun 25. maddesinde yer alan “Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” şeklindeki ifadelerle zorunluluk halinin tüm koşullarına yer verilmiştir. Aynı kanun maddesinin gerekçesinde zorunluluk halinin tehlikeye ilişkin koşulları detaylandırılmış aynı zamanda orantılılık ilkesine de değinilmiştir. Madde gerekçesine göre; “Zorunluluk hâlinin kabulü için, kişinin tehlikeye bilerek neden olmaması, tehlikeden suç olan bir harekete başvurmadan kurtulmanın olanaklı bulunmaması ve tehlikenin ağır ve muhakkak olması da araştırılacaktır. Ayrıca, tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan araç arasında “orantılılık ilkesi” kabul edilmiştir.” ifadeleri mevcuttur. Söz konusu bu şartlar zorunluluk halinin koşullarını oluşturmakla, iki grup altında sıralanabilir.

Zorunluluk Halinde Tehlikeye İlişkin Koşullar Nelerdir?

Öncelikle burada belirtmek gerekir ki zorunluluk halinin gündeme gelebilmesi için mutlak suretle bir tehlikenin varlığı aranır. Buna ek olarak söz konusu tehlikeli durumun insan kaynaklı olması şart değildir. Bu zorunluluk hali hayvan, doğa ya da herhangi bir başka şeyin etkisi ile meydana gelen tehlikeler bakımından da uygulama alanı bulur. Kaldı ki bu nokta meşru müdafaa ile zorunluluk halinin farklı noktalarından en önemlisini meydana getirir. Meşru savunmada aranan şart saldırı iken burada aranan şart tehlikedir. Buna göre; tehlikeye ilişkin koşullar aşağıda sıralanmıştır:

Tehlike Bir Hakka Yönelik Olmalıdır

Kanun maddesine göre bir kişinin zorunluluk halinden yararlanabilmesinin ilk şartını, kendine ya da bir başkasına ait bir hakka yöneltilmiş bir tehlikenin def edilmesi amacıyla hareket etmesi oluşturur. Zorunluluk hali bakımından tehlikenin kişinin bizzat kendisine yönelmesi ile üçüncü bir kişiye yönelmesi arasında da ise ayrım yapılmamıştır. Bu nedenle kendinin ya da bir başkasının hakkını korumak amacıyla tehlikeyi def eden kişi bakımından diğer şartların da varlığıyla birlikte zorunluluk hali gündeme gelecektir. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/4909 K. Sayılı kararında hamile kadının çocuğunun doğumu için başkasının sağlık karnesiyle hastaneye başvurduğu bir olayda zorunluluk halinin var olduğuna hükmetmiştir. İlgili kararda; “ Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunda, sanığın hamile olması sebebiyle doğacak çocuğunu muhakkak bir tehlikeden kurtarma zorunluluğu içerisinde olduğu, dolayısıyla bu yaşamsal tehlikeden korunmak ve doğumu gerçekleştirmek amacıyla diğer sanığa ait sağlık karnesini kullandığı, bu sebeple de zorunluluk halinin koşullarının oluşması karşısında, ceza verilmesine yer olmadığına dair kararda ve diğer sanıklar hakkında bilerek sağlık karnesini diğer sanığa kullandırdığına dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığından, beraatlarına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Tehlikeye Bilerek Sebebiyet Verilmemiş Olmalıdır

Kanun koyucu tarafından zorunluluk halinin koşulları belirtilirken tehlikeye bilerek sebebiyet verilmemiş olmasını açıkça düzenleme altına almıştır. Buna göre; kişi kendi yarattığı tehlike sebebiyle zorunluluk halinden yararlanamaz. Ancak bu düzenlemeyi kişinin bilerek oluşturduğu tehlikelerle sınırlandırmak gerekir. “Bilmek” ile kastedilen; kasten hareket etmektir. Taksirle tehlikeye sebebiyet veren kişinin zorunluluk halinden yararlanması mümkündür. Buna ek olarak bilinçli taksir durumunda da kişi zorunluluk halinden yararlanamaz.

Tehlike Ağır ve Muhakkak Olmalıdır

Daha önce de belirttiğimiz gibi tehlike canlı ya da cansız her türlü varlık kaynaklı olabilir. Bir hayvan saldırısı tehlike olarak kabul edildiği gibi çığ, sel vs. gibi doğa olayları da tehlike olarak kabul edilir. Buna göre; zorunluluk halinde tehlike belirlenirken araştırılması gereken bir diğer kriteri ise tehlikenin muhakkak olmasıdır. Yakın tehlikeler de muhakkak tehlike olarak kabul edilir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20

Diğer Makalelerimiz: