Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Gayrimenkul Hukuku » Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Nedir?

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Nedir? | Mükyen Hukuk

Gayrimenkul hukukunda bir arazi üzerinde yer alan bina, tesis vb. gibi yapılar ve ağaç, bağ gibi dikili bitkileri ifade etmek için kullanılan kavram muhdesattır. Ortaklığın giderilmesi davası yargılaması ve kamulaştırma işlemi aşamasında muhdesatın davacı taraf tarafından meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu sahiplerine karşı açılan dava muhdesatın aidiyetinin tespiti davasıdır.

Söz konusu bu dava ile davacı; ilgili muhdesatın bizzat kendisi tarafından meydana getirildiğini ya da ilgili muhdesatın kendisine ait olduğunu mahkeme kararı ile tespit etmeyi amaçlar.

Burada özellikle belirtmek gerekir ki; ilgili gayrimenkul üzerinde bulunan muhdesat açısından derdest ortaklığın giderilmesi davası veya kamulaştırma işlemi mevcut olmadığı halde muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının açılması mümkün değildir.

“Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur.” (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 684/1). “Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.” (Türk Medeni Kanunu madde 718 ) 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. “Muhdesat, şahsi bir hak olup (Türk Medeni Kanunu 722, 724, 729 maddeler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.”

Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-h, 115). (Y8HD-K.2020/4720)

Muhdesatın Aidiyeti Davasında Harç ve Yargılama Giderleri Nasıl Hesaplanır?

Nispi harca tabi olan muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında; davacı, ilgili muhdesatın toplam değeri üzerinde kendi payına denk gelen kısmın değeri oranında nispi harç öder. Burada belirtmek gerekir ki; uygulama esnasında, davacılar söz konusu davayı açarken muhdesatın değerini düşük şekilde göstermek suretiyle, söz konusu bu değer üzerinden harç ödemenin ardından yargılama esnasında yapılmış olan keşif yolu ile muhdesatın gerçek değeri üzerinden eksik ödenmiş olan harcı tamamlarlar.

Yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri açısından ise; kabul edilmesine karar verilmiş olan ve harçlandırılmış olan değer üzerinden davacının yararına olacak şekilde avukatlık ücreti tarifesi hükümleri çerçevesinde avukatlık ücreti uygun görülür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326. maddeye göre ise; aynı şekilde alınan kabul ve red oyu oranına göre davacı tarafından yapılmış olan dava giderlerinin de ilgili davalılardan tapu kaydında yer alan payları oranında alınmasına karar verilir.

Zemin bedeli hariç muhdesatın değeri üzerinden, muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında harcamalar ve yargılama giderleri değeri hesaplanır.

Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu davalıların payına isabet eden muhdesat değeri olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerektiği gibi, taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin hesaplanmasında ayrıca, bu müddeabihin yargılama sırasında harcı yatırılan /tamamlanan kısmının esas alınması gerekir.

Aynı şekilde, az yukarıda açıklanan esaslar dikkate alınarak yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hesaplanacak yargılama gideri ile davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payları, elbirliği mülkiyetinin söz konusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir (Y8HD-K.2017/16686).

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Kime Karşı Açılır?

İlgili muhdesatın davacı olan kişiye ait olduğunu kabul etmeyen bütün tapu sahiplerine karşı muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılmalıdır. Buna göre; ilgili muhdesatın davacı olan kişiye ait olduğunu açık şekilde beyan etmiş olan ortaklar ya da tapu kayıt sahiplerinin aleyhinde muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılamaz. Burada önemle vurgulamak gerekir ki; ilgili muhdesatın davacı olan kişiye ait olduğunu açık şekilde beyanda bulunarak kabul etmeyen bütün tapu sahiplerine karşı söz konusu bu dava açılmalıdır.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Görevli Mahkeme Nedir?

Asliye Hukuk Mahkemesi; muhdesatın aidiyetinin tespitine bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemedir.

İlgili muhdesatın bulunduğu yerdeki mahkeme ise; muhdesatın aidiyetinin tespiti davasına bakmakla yetkili mahkemedir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Kararı Kesinleşmeden İcraya Konamaz Ne Demektir?

İlgili muhdesatın aidiyetinin tespiti ile alakalı olan ilam kesinleşmeden önce ilgili muhdesat icraya konulamaz. Eğer ilgili ilamda yer alan yargılama giderleri ve vekalet ücreti miktarı da ilamın fer’i niteliğinde olduğundan kesinlemeden icraya konulamazlar.

Borçlu vekili, takibe konu ilamın kesinleşmediğini, kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, takibe dayanak ilamdaki talebin, 324 parsel üzerinde bulunan binaların davacı tarafından yapıldığının tespitine ilişkin olup, gayrimenkulün aynına ilişkin olmadığı, kesinleşmeden infaz edilebileceği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, takibin dayanağı olan ilamın, mülkiyet (muhdesat) tespitine ilişkin olduğu ve dolayısı ile kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkindir. Takibin dayanağı olan ilam incelendiğinde; borçlunun mülkiyetin (muhdesatın) tespitine ilişkin talebinin mahkemece reddedildiği görülmektedir. Bu durumda, takibe konu ilam borçlu yönünden mülkiyet tespitine ilişkin olup, kesinleşmeden icraya konulması mümkün olmadığı gibi, ilamın fer’i niteliğindeki alacaklar da ilam kesinleşmeden icraya konulamaz (Y12HD-Karar:2019/6660).

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20