İhtiyati Haczin Kaldırılması Davası Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » İcra İflas Hukuku » İhtiyati Haczin Kaldırılması Davası Nedir?

İhtiyati Haczin Kaldırılması Davası Nedir? | Mükyen Hukuk

İhtiyati Haciz Kararına İtiraz Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; ihtiyati haciz kararına itiraz kavramı ile kastedilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması davasıdır. İhtiyati haciz yargılaması basit usule göre yapılır ve uygulamada genel itibariyle dosya üzerinden karar verilir. Kanun koyucu tarafından bazı sebepler öne sürülerek hak kaybının önlenmesi amacıyla borçlu olan kişiye ve bazı üçüncü kişilere itiraz hakkı tanınmıştır. İcra İflas Kanunu 265. maddesinde “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” ifadelerine yer verilmiştir. Aynı kanun maddesinin devam maddelerinde ise “Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” ifadeleri yer alır. Buna ek olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/14544 K. Sayılı kararında da “Dava; ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir. Borçlu vekilinin itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü takip konusu çekteki keşideci imzasının müvekkili şirket temsilcisine ait olmayıp sahte olduğu iddiasının İİK'nın 265. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı gibi açılacak menfi tespit davasında ileri sürülecek sebeplerden olup ihtiyati haciz konusunda davanın açıldığı mahkemece de karar verilebileceğinden yerinde görülmeyen itirazın reddine ilişkin kararın onanması gerekir.” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir. Öte yandan İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 2020/391 K. Sayılı kararında bu durum; “Yapılan itirazın incelenmesi usulü İİK'nın 265. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddenin 4. fıkrasında, mahkemenin itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra itirazı varit görürse kararını değiştirip veya kaldırabileceği, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yaparak karar verebileceği belirtilmiş olmasına göre, itirazın duruşma açılarak incelenmesi yasa tarafından zorunlu bir usul olarak kabul edilmiştir. İhtiyati haciz kararına karşı üçüncü kişiler vekili tarafından verilen itiraz dilekçesi üzerine mahkemece taraflara davetiye gönderilmeden, duruşma açılmadan, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazın reddine karar verildiği, duruşma açılması yönündeki yasal zorunluluğa uyulmadan itirazın dosya üzerinden sonuçlandırıldığı, böylece itirazın inceleme usulünü emredici şekilde düzenleyen yasa hükmünün ihlal edildiği anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtilmiştir.

İhtiyati Haczin Kesinleşmesi Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki dava açılmadan ya da icra takibine başlanılmadan önce söz konusu halde haczin tatbik edilmesinden itibaren 7 gün içerisinde icra ya da iflas şeklinde takip yapılmalı veya alacak davası açılmalıdır. Aksi durumda söz konusu ihtiyati haciz hükümsüz kalır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.1.2014 tarih ve 2014/5 K. Sayılı kararında “Uyuşmazlık, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin icra takibi yönünden yetkili olup olmadığına ilişkindir. HUMK'nın 12. maddesinde, ihtiyati hacizden sonra haciz kararının dayanağı olan alacak davasının, haciz kararını veren mahkemede açılabileceği belirtilmiştir. İhtiyati haciz kararını veren yerde bulunan icra dairesinde İİK'nın 50. maddesi yollaması ile icra takipleri başlatılabilmekteydi. Ancak 1086 sayılı HUMK'nın 12. maddesinin karşılığı 6100 Sayılı HMK da bulunmadığından, ihtiyati haciz kararının uygulanmasından sonra bu kararı veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesi, sırf o yer mahkemesinde ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeniyle yetkili hale gelmeyecektir. İcra dairesinin yetkisinin HMK'nın genel yetki kuralları uyarınca belirlenmesi gerekir. Borçluların ikamet adresi yerine icra takibinin başlatıldığı ve ihtiyati haciz kararı alınan yer İcra Müdürlüğü işbu takip yönünden yetkisizdir. İcra takibi yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından yetki itirazının kabulü hukuku uygundur.” şeklinde ifade edilmiştir. İhtiyati haczi tamamlayan merasim ile ilgili düzenleme İcra İflas Kanunu 264. maddesinde yer alır ve ilgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

İcra İflas Kanunu Madde 264

Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur.

İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lazımdır.

(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/62 md.) İhtiyatî haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur.

Alacaklı bu müddetleri geçirir veya davasından yahut takip talebinden vazgeçerse veya takip talebi kanuni müddetlerin geçmesiyle düşerse veya dava dosyası muameleden kaldırılıp da bir ay içinde dava yenilenmezse veya davasında haksız çıkarsa ihtiyati haciz hükümsüz kalır ve alakadarlar isterse lazım gelenlere bildirilir.

Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder.

İhtiyati Haciz Sebebiyle Alacak Davası Nedir?

İcra İflas Kanunu 259. maddesi çerçevesinde alacaklı ihtiyati haciz nedeniyle borçlunun ve üçüncü kişilerin uğrayacağı bütün zararlardan sorumlu tutulmuştur ve ilgili kanun maddesine aşağıda yer verilmiştir.

İcra İflas Kanunu Madde 259

İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96. maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur.

Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.

Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.

Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür.

Eğer borçlu olan taraf ihtiyati haciz sebebiyle zarar görmüş ise tazminat davasını genel mahkemelerde açabilir. Söz konusu tazminat davası için her halde zamanaşımı süresi 10 yıldır.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20