Taahhüdü İhlal Suçu Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » İcra İflas Hukuku » Taahhüdü İhlal Suçu Nedir?

Taahhüdü İhlal Suçu Nedir? | Mükyen Hukuk

İcra iflas kanununun 340. maddesinde taahhüdü ihlal suçu "111. inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez." şeklinde ifade edilmiştir.

Taahhüdü İhlal Suçunun Şartları Nelerdir?

Taahhüdü ihlal suçunun meydana gelmesi için geçerli bir taahhüdün varlığına ve şekil şartlarının yerine getirilmesine bağlıdır. Bu şartlar aşağıda sıralanmıştır;

  1. Öncelikle belirtmek gerekir ki; taahhüdü ihlal suçunun meydana gelmesi için geçerli ve kesinleşmiş bir icra takibinin mevcut olması gerekmektedir. Buna göre; alınan taahhüt icra takibi kesinleşmeden geçersizdir. Öte yandan ödeme emrinin tebliğ edilmemesi halinde kesinleşmiş bir icra takibi olmayacağı için alınan taahhütler de bu sebeple geçersizdir. Fakat alacaklı olan taraf taahhüt vermeden önce icra dairesinde bulunduğu sırada tüm sürelerden feragat ettiğini beyan eder ise bu halde ödeme emri tebliğ edilmeden alınan taahhüt geçerli olacaktır. Yargıtay'ın örnek bir kararında "Sanık ve alacaklı vekilinin birlikte icra dairesine giderek, sanığın borcun tamamını faizi ve tüm masrafları ile ödeyeceğini taahhüt ettiği halde, taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, icra müdürlüğü tarafından çıkarılan ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmeden iade edilmiş olması ve sanığın icra dairesindeki taahhüdünde de tüm sürelerden feragat ettiği ve takibin kesinleştirilmesi yönünde bir beyanının bulunmaması karşısında, borçlu sanık yönünden takibin kesinleşmemesi nedeniyle henüz borçlu duruma düşmediği, ödeme şartını ihlal suçunun sanığının ise borçlu olması gerektiği gözetilmeden mahkumiyete karar verilmesi isabetsizdir.’’ şeklindeki ifadelere yer verilmiştir.
  2. Taahhüdü ihlal suçunun meydana gelmesi için söz konusu taahhüt yetkili icra müdürü ya da yetkili memurun önünde yapılmalıdır ve tutanakta bu kişilerden birinin imzası bulunmalıdır. Bu duruma ek olarak borçlunun taahhüt altında imzasının bulunması da zorunludur.
  3. Taahhüdü ihlal suçunun meydana gelmesi için söz konusu taahhüt yapılırken bütün alacak kalemleri tek tek ve ayrıntılarıyla belirtilmelidir. Ödenecek olan meblağın duraksamaya yer vermeyecek şekilde açık olması ve ödenecek miktarın şarta bağlı olmaması gerekmektedir. Söz konusu borç miktarı ve işleyecek ferilerin hesaplanıp rakamsal değerleri taahhütte açıkça belirtilmesi gerekir. Burada belirtmek gerekir ki; söz konusu taahhüdü ihlal suçunun oluşması için sıkı şekil şartları aranır.
  4. Borçlu olan kişinin borcunu elinde olmayan sebeplerden dolayı ödeyemeyecek durumda bulunmamalıdır. Borçlu olan taraf elinde olmayan sebeplerle borcunu ödeyemez ise bu borçlunun taahhüdü ihlal ettiğinden bahsedilemez ve söz konusu bu halde suç da oluşmaz. Anayasanın 38. maddesinin 8. fıkrasında "hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz’" ifadeleri yer alır. Borçlu olan taraf ile alacaklı olan taraf arasında yapılan taahhüt bir sözleşme niteliği taşır. Bu sebeple her somut olayda mahkemelerin öncelikle Anayasa hükmünün somut olaya uygulanıp uygulanmaması gerektiğini değerlendirmesi gerekmektedir. Söz konusu bu zorunluluk anayasanın normlar hiyerarşisinde tepe noktada bulunmasından kaynaklanmaktadır.
  5. Burada özellikle belirtmek gerekir ki; taahhüdü ihlal suçu şikayete tabi bir suçtur. Söz konusu borçlu olan tarafın borcunu taksitler halinde ödeyeceği de kararlaştırılabilir. Eğer borçlunun borcunu taksitler halinde ödemesi taraflar arasında kararlaştırılmış ise ilk taksitin ödenmemesi o anda suç oluşturur. Buna göre; kalan taksitlerin beklenmesine gerek bulunmaz. Alacaklı olan tarafın bu halde 1 yıl içerisinde yetkili İcra Ceza Mahkemesinden borçlunun cezalandırılmasını isteme hakkı vardır.
  6. Belirtmek gerekir ki; borçlu olan taraf aynı ihlalden dolayı en fazla 3 ay hapis cezasına mahkum edilebilir. Uygulamada ise borçlu olan tarafın borcu taksitler haline ödemeyi taahhüt etmiş olduğu durumlarda birden çok taahhüdün ihlali durumu meydana gelir. Borçlu olan taraf ilk ihlali nedeniyle 3 ay cezalandırılmış ise söz konusu diğer ihlaller için dava açılamaz ve eğer dava açılır ise açılacak davalar reddedilir. Ancak ilk ihlalden 3 aydan az ceza almış ise diğer davalar bakımından toplamda 3 ayı geçmeyecek şekilde cezalandırılabilir.
  7. Sanık olan tarafa gönderilen davetiyenin gelmemesi durumunda yani yokluğunda karar verileceği hususu açık ve okunaklı şekilde belirtilmelidir. Sanık olan tarafa çıkarılacak davetiyede duruşmaya katılmaması halinde yokluğunda karar verileceği hususunun belirtilmemesi bozma nedeni olarak öngörülmüştür.
  8. Söz konusu aynı takip dosyasındaki borçtan kaynaklı olarak hem kendi adına, hem de şirketi temsilen ödeme taahhüdünde bulunan sanıkların eylemleri tek bir suç meydana getirir. Bu sebeple hem şirket hem kendi adına taahhütte bulunan kişi sadece tek bir suçtan dolayı cezalandırılır ve cezası 3 aydan fazla olamaz.
  9. Müşteki ya da vekili dava duruşmasında hazır bulunmaz ise sanık olan kişi cezalandırılmaz. İcra İflas Kanunu 349. maddesi gereği Müşteki ya da vekilinin duruşmada hazır bulunması zorunludur.
  10. Burada belirtmek gerekir ki; taraflar arasında yeni bir taahhüdün yapılması önceki taahhüdü geçersiz kılar. Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 2015/10711 E. kararında "Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizin de benimsediği 20/02/2001 tarih ve 2001/8-19 Esas, 2001/26 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; ödeme şartının ihlali eyleminin oluşabilmesi için, düzenlenen tutanakta; düzenleme tarihinin, takibe konu olan borç miktarının, başvuru ve tahsil harcının, vekalet ücretinin, icra masrafları ile icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faizin ayrıntılı olarak gösterilmesinin ve yine alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat etmesi halinde ise bu beyanının da tutanağa ayrıca yazılmasının gerektiği, ödenecek toplam miktarın bu şekilde rakamsal olarak belirlenmesinden sonra, tarafların belirlenen miktar üzerinde icap ve kabulde bulunmasının zorunlu olduğu ve alacaklının sadece tutanağı imzalamasının yeterli olmayıp ödeme şartı konusunda borçlunun icabını kabul ettiğine ilişkin beyanının tutanağa açıkça yazılmasının gerektiği, alacaklı tarafın kabul beyanının tutanakta yer almaması halinde ise, ödeme şartını kabul ettiğine dair kabul muhtırasının borcun ödenmesinin taahhüt edildiği tarihinden önce borçluya tebliğ edilmesinin gerektiğinin…. ‘’ ifadelerine yer verilmiştir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20