Babalık Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Kişiler Hukuku » Babalık Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Babalık Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir? | Mükyen Hukuk

Babalık Davası Biyolojik Baba Tarafından Açılabilir mi?

Baba olduğunu düşünen kişi yani biyolojik baba tarafından babalık davası açılamaz. Eğer böyle bir durum söz konusu ise ana ile evlenme veya tanıma yoluyla çocuk ile soybağı ilişkisi kurulması gibi rızaya dayalı soybağı kurulması yöntemlerine başvurulabilir. Bu tür yöntemler mevcut olduğu için söz konusu kişilere ayrıca babalık davası açma hakkı verilmesinde hukuki yarar görülmez. Bu durumla ilgili olarak Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2010/7036 E kararında “Dava, babalığın tespiti istemine ilişkindir. Babanın ya da baba olduğu iddia edilen kişinin mirasçılarının babalık davası açma hakları bulunmamaktadır. Toplanan delillerden davanın baba olduğu iddia edilen kişinin mirasçısı (babası) tarafından açıldığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece davacının babalık davasını açabilmesi yönünden sıfatının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir.” şeklindeki ifadeye yer verilmiştir.

Babalık Davası Kime Karşı Açılır?

Türk Medeni Kanunu 301. maddesinin f.2 fıkrasında yer alan düzenleme çerçevesinde babalık davası; baba olduğu düşünülen kişiye ya da söz konusu kişi ölmüş ise kişinin yasal mirasçılarına karşı açılır. Eğer söz konusu halde ölmüş olan kişinin yasal mirasçısı bulunmuyor ise babalık davasındaki davalı sıfatı devlete ait olur.

Babalık Karinesi Nedir?

Babalık davasında davalı olan kişinin baba olduğunun ispat yükümlülüğü davacı olan tarafa ait olur. Davacı olan taraf ise söz konusu durumun ispatında babalık karinesinden yararlanır. Türk Medeni Kanunu 302. maddesinin 1. fıkrasında ve Türk Medeni Kanunu 301. maddesinin 2. fıkrasına göre; davalının ilgili çocuğun doğumundan önceki 300. gün ile 180. gün arasında diğer bir deyişle gebe kalınan dönemde ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması ya da bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespiti babalığa karine sayılır. Burada belirtmek gerekir ki söz konusu cinsel ilişkinin bir defa gerçekleşmiş olması ya da tarafların korunmuş olması babalık karinesi için engel teşkil etmez. Babalık karinesi ile ilgili düzenlemeye Türk Medeni Kanunu 302. maddesinde “Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.” şeklinde yer verilmiştir.

Babalık Karinesi Nasıl Çürütülür?

Türk Medeni Kanunu 302. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.” ifadesi çerçevesinde kanun tarafından babalık karinesinin çürütülmesi için davalı olan tarafa iki çeşit imkan tanır. Bu hallerde davalı olan tarafın ilgili çocuğun babası olma ihtimalini şüphe kalmayacak şekilde ortadan kaldıracak her türlü delille bu durumu ispat etmesi gerekir. Burada belirtmek gerekir ki; bu tür hallerde çoğu zaman tıbbi delillere başvurulur.

Babalık Tespiti Nasıl Yapılır?

Soybağı ile ilişkili bir dava türü olması sebebiyle babalık davası kamu düzenini ilgilendiren bir davadır. Bu sebepler hakim tarafından tüm olgular resen araştırılır. Bu aşamada hakim tarafından bilimin sunduğu tüm imkanlardan faydalanılarak babalık tespitinde bulunulur. Buna göre hakim DNA testi incelemesi talep edebilir. DNA testi takdiri bir delil niteliği taşıdığı için bilirkişi eli ile yapılır. Bilimsel kesinliği yüzde yüze yakın olan söz konusu bu testin sonucu takdiri delil olmasından ötürü hukuken hakimi bağlamasa da, bilimsel açıdan bağlayacak ve hakimin kararında belirleyici olacaktır. Bu nedenle babalık davasında karar verilmeden önce hakim tarafından tüm deliller değerlendirilerek aksi yöndeki en ufak şüphe dahi bertaraf edilir.

Babalık Davasında DNA Testi Zorunlu Mudur?

Öncelikle belirtmek gerekir ki gelişen teknoloji sayesinde günümüzde DNA testleri neredeyse yüzde yüze yakın ve güvenilir sonuçlar vermektedir Bu sebeple DNA testi testlerinin sonucu raporları babalık davalarında hakim tarafından verilecek olan kararlarda son derece etkili olur. Türk Medeni kanunu 284. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.” ifadesi yer alır. Fakat ilk derece mahkemelerinin DNA testi yaptırmaktan kaçınan davalı için söz konusu hali davalının aleyhine delil kabul etme hali ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 18.10.2018 tarihli kararında açıkça görüşünü bildirmiştir. “… Yerel mahkemece, test yaptırmaktan kaçınan davalı hakkında TMK'nın 284/2. maddesi uyarınca incelemeden beklenen sonucun onun aleyhine doğmuş olduğu kabul edilerek karar verildiği belirtilmiş ise de az yukarıda açıklandığı üzere TMK'ya göre sonraki kanun durumunda olan HMK'da soybağının tespiti için yapılacak inceleme hakkında özel bir düzenleme yapılmış ve bu tür davalarda işin önemine binaen kan veya doku alınmasına katlanma zorunluluğu getirilmiştir. Hal böyle olunca, kamu düzenine ilişkin olan babalık iddiası hakkında doğru sonucun elde edilebilmesi için sonraki kanun olan ve özel düzenleme içeren HMK'nın 292. maddesi hükmünün uygulanması ve alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekmektedir.”

Babalık Davasında Hak Düşürücü Süre Nedir?

Türk Medeni Kanunu 303. maddesinde yer alan “Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” ifadesi çerçevesinde babalık davası çocuğun doğumundan önce ya da doğumdan sonra açılabilir. Öte yandan Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 5.12.2013 Tarihli kararı ise “Çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisi varsa bu ilişki kaldırılır, daha sonra belli bir süreye tabi olmaksızın çocuk tarafından babalık davası açılabilir. ''Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.'' hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve karar 08.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece karar verilmesinden sonra Türk Medeni Kanunu'nun 303/2. maddesi hakkındaki iptal kararı yürürlüğe girdiğinden ve Yasada çocuk için hak düşürücü süre artık bulunmadığından mahkemece taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesi yapılması ve sonucunca karar verilmesi gerekir.” şeklindedir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20