Asilin Ölmesi Durumunda Vekalet İlişkisinin Akıbeti

Anasayfa » Yayınlar » Asilin Ölmesi Durumunda Vekalet İlişkisinin Akıbeti

Asilin Ölmesi Durumunda Vekalet İlişkisinin Akıbeti | Mükyen Hukuk

TBK m. 513/f. I’e göre, “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekalet verenin ölümü….ile kendiliğinden sona ermiş olur”. Ölüm halinde tarafların açık bir irade beyanına gerek olmaksızın, vekâlet sözleşmesi kendiliğinden sona ermektedir.

Eğer taraflardan birinin yükümlülük altına girmesinde kişisel nitelikleri göz önüne alınmış ise, ölüm ile vekâlet sözleşmesi sona ermektedir.

TBK m. 513/f. I’den, vekâlet verenin veya vekilin ölümüyle, vekâlet sözleşmesinin sona ermesinin aksinin sözleşmede kararlaştırılabileceği ve bu sayede sözleşmenin ölen tarafın mirasçıları ile devam edeceği anlaşılmaktadır. Sözleşmeye böyle bir hüküm daha çok vekâlet verenin ölmesi halinde konulmaktadır; çünkü vekil ölürse çoğu zaman onun mirasçılarının işi devam ettirmesi mümkün değildir. Ayrıca taraflar, zımnen de iş görme borcunun ölümden sonra devam etmesini kararlaştırabilirler. Böyle bir durumda örtülü bir anlaşma olduğunun ispatı gerekir.

Bazen de işin niteliği, iş görme borcunun ölüme rağmen devamını gerektirebilir. Özellikle aracı kurumların ve bankaların sürdürdüğü faaliyetler açısından bu durum söz konusu olabilir.

Tarafların vekâlet sözleşmesinin ölümden sonra da devam edeceğini ya da vekâletin ölümle birlikte başlayacağını kararlaştırmaları mümkündür. Elbette ki ölen sözleşme tarafının mirasçıları ile sağ kalan sözleşme tarafının, aralarında anlaşmak suretiyle, vekâlet sözleşmesinin devamını sağlamaları mümkündür. Ancak sözleşmede ölümle vekâletin sona ermeyeceğinin kararlaştırılması için sözleşme konusu işin niteliğinin buna elverişli olması gerekir.

Yargılama durumundaki ilişki vekalet ilişkisi değildir. Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde ölen kişinin veya vekilinin davaya devam etmesi mümkün değildir. Ancak ölen kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir. Bu durumda mirasçılar miras bırakanın vekili olarak değil bizzat kendileri davayı takip etmiş olurlar.

Ölümden Sonra Etkinlik Kazanması Öngörülen Vekalet (Mandatum Post Mortem)

Müvekkilin ölümünden sonra bir iş görülmesi için verilen vekaletin hukuksal niteliği, kapsamı ve ölüme bağlı tasarruf şekline tabi olup olmadığı konusunda bir fikir birliği olmamakla beraber oldukça tartışmalıdır. Baskın görüşe göre, müvekkilin ölümünden sonra bir üçüncü kişiye karşılıksız bir kazandırmada bulunmaya yönelik vekaletin asgari olarak ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılması gerekmektedir. Buna göre üçüncü kişiye yapılacak kazandırmaya ilişkin kayıt, bir sözleşme -ki bu vekalet sözleşmesidir- yer alsa bile, bu sözleşmesel kayıt tek taraflı bir vasiyete dönüşür.

Azınlıkta kalan görüşe göre ise; ölüme bağlı bir kazandırmaya yönelik olsa dahi ölümden sonra etkinlik kazanması öngörülen vekaletname ölüme bağlı bir tasarruf şekline tabi değildir. Bu görüş söz konusu vekaletlerin, ölüme bağlı faydalandırıcı işlem sayılması gerektiğini ve bununla beraber, bu faydalandırıcı işlemlerin ölüme bağlı tasarruflar için emredici olan şekil şartına tabi olmadığını kabul etmektedir.

Sonuç olarak aksi anlaşılmadıkça ölüm ile vekalet ilişkisi sona erer ancak olayın şartlarının elverdiği ölçüde aksi kararlaştırılabilir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20