Islah Nedir?

Anasayfa » Yayınlar » Islah Nedir?

Islah Nedir? | Mükyen Hukuk Yayınlar

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Usul Hukukunda iddia ve savunmaların genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının iki istisnası mevcuttur. Söz konusu bu istisnalar ıslah ve karşı tarafın açık muvafakatidir. Söz konusu bu iki istisnai hal dışında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. Maddesi ıslahı "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

Islah ile Neler Yapılabilir?

Islah ile neler yapılabileceği aşağıda sıralanmıştır.

  1. Islahla davacı olan kişi dava dilekçesinde belirtmiş olduğu dava sebebini değiştirebilir.
  2. Islah yolu ile eksik bildirilen vakalar tamamlanabilir.
  3. Dava konusu ıslahla değiştirilebilir.
  4. Davalı olan kişi ıslah yolu ile cevap dilekçesini değiştirebilir.
  5. Islah yolu ile dava tamamen değiştirilebilir.
  6. Islahla yeni delil gösterilebilir.
  7. Islahla zamanaşımı defi ileri sürülebilir.

Islah ile Tanık Bildirme Nedir?

Daha önce de belirttiğimiz gibi ıslah yolu ile yeni delil gösterme imkanı bulunmakta ise de Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240. maddesinin 2. fıkrasında "Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez." şeklindeki ifade söz konusu bu kuralın bir istisnasını oluşturmaktadır. Buna göre; ıslah ile 2. tanık listesi verilemez. Ancak söz konusu bu kural ıslah ile kesinlikle tanık dinlenemeyeceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Nitekim ıslah ile vakıaların değiştirilmesi veya yeni vakıaların ileri sürülebilmesi mümkündür. Değiştirilen ya da yeni eklenen bu vakıaların ispatı için tanık dinlenmesi Hukuk Muhakemesi Kanununun 240. maddesinin 2. fıkrasına aykırılık teşkil etmez. Yargıtay 4. Hukuk dairesi 2015 yılında vermiş olduğu bir kararda "ıslah yoluyla, dayanılan vakıalar değiştirilebilir veya davaya yeni vakıalar dahil edilebilir. Davacı evvelce göstermiş olsa bile, davaya kattığı bu yeni vakılara ilişkin delil de gösterebilir. Bu halde, ikinci tanık listesi verilemeyeceğine ilişkin yasağa ( HMK. m. 240/2 ) dayanılarak, gösterilen tanıkların dinlenmesinden kaçınılamaz. Davacının ıslah dilekçesinde gösterdiği tanıklar usulünce dinlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmelidir." şeklindeki ifadelere yer verilmiştir. Buradan değiştirilen ya da yeni eklenen vakıaların ispatına yarar tanıkların dinlenebileceği ve bu amaçla verilen tanık listesinin Hukuk Muhakemesi Kanununun 240. maddesinin 2. fıkrasına aykırılık teşkil etmeyeceği sonucuna ulaşılır.

Islaha Gerek Olmayan Haller Nelerdir?

  1. Islah yoluna başvurulmasına talep sonucunun azaltılması için gerek yoktur. Söz konusu davayı değiştirme yasağı sadece talep sonucunun artırılması ile ilgilidir.
  2. Mahkemenin resen incelemesi gereken hallerin ileri sürülebilmesi için ıslah yoluna başvurmaya gerek yoktur. Buna göre; re’sen incelenmesi gereken konular savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına tabi tutulmaz.
  3. Hukuki sebeplerin değiştirilmesi için ıslaha gerek duyulmaz.
  4. Açık hesap hataları sebebiyle de ıslah yoluna başvurulması gerek yoktur. Bu tarz maddi hatalar düzeltilebilir.

Bozmadan Islah Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1948 tarihli 1944/10 E. 1948/3 K. ve 12.05.2016 tarihli 2015/4-268 E. 2016/1 K. sayılı kararları uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılabilmesi mümkün değildi. Fakat 22.07.2020 tarihinde yapılan değişiklikle HMK’na "Yargıtay'ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz." şeklindeki madde eklenmiştir. Söz konusu madde metninden anlaşılacağı üzere bozma sonrası ilk derece mahkemesi tahkikata ilişkin bir işlem yaparsa ıslah yapılabilecektir. Öte yandan konuyla ilgili yakın tarihli Yargıtay kararında "6100 Sayılı HMK'nın 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK'nın 144/2.maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, yasağın başladığı andan itibaren iddia ve savunmaları değiştirme noktasında taraflar için tek hukuki imkan olacaktır. HMK'da ıslah ile ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK'nın 177/1.maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sonra ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK’nın 184. ve 185. maddelerinde açıklandığı gibi tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında, mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır. Bu bağlamda, 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 Sayılı Kanun ile değişen 6100 Sayılı HMK'nın 177/2.maddesinde; “Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.

İdari Yargıda Islah Nedir?

2577 Sayılı Kanunun 16. maddesinin 4. fıkrasına göre, “Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler.” ifadesine yer verilmiştir. Söz konusu hükümden anlaşılabileceği üzere idari yargıda ıslah kurumuna izin verilmemiştir. Öte yandan değişiklikten sonraki İYUK’un 16/4. maddesinin ikinci cümlesine göre; “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” ifadesi yer alır. Danıştay 15. Dairesinin 17.02.2014 tarihli kararında konuya ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin artırılmasına olanak tanınmıştır. Madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere, yasal değişiklikle ilgililerin uğramış olduğu zararın, dava dilekçesinde gösterilen zarar miktarından fazla olmasına karşın, davacı veya davacıların dava dilekçesinde gösterdikleri zarar miktarını artırımlarına yönelik taleplerinin mahkemelerce kabul edilmeyerek istemle bağlı kalma kuralını uygulayarak dava dilekçesinde gösterilen zarar tutarı kadar tazminata hükmetmelerinden doğan hak kayıplarının giderilmesi amaçlanmıştır. Bir başka ifade ile mahkemelerce istemle bağlı olma kuralı uygulanmak suretiyle verilen kararlara karşı taraflardan herhangi birinin kanun yoluna başvurmuş olması şartıyla davacı veya davacıların artırılan miktara isabet eden harcı ödemek suretiyle kararı veren Mahkemeye verecekleri dilekçe ile bir defaya mahsus olmak üzere dava dilekçesinde gösterilen miktarı artırmaları mümkündür.” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20