Ortaklığın Giderilmesi Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Eşya Hukuku » Ortaklığın Giderilmesi Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

Ortaklığın Giderilmesi Davası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler | Mükyen Hukuk

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Açılamayacağı Haller Nelerdir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; ortaklığın giderilmesi davasının açılabilmesi için bir sebebe ihtiyaç yoktur. Öte yandan ortaklığın giderilmesi davasının açılamayacağı durumlar kanun koyucu tarafından belirlenmiştir. Buna göre; aşağıda sıralanan hallerde ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Bu haller;

  1. Hukuki bir işlem sebebiyle paylı mülkiyete devam etme zorunluluğunun mevcut olduğu hallerde,
  2. Paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması halinde,
  3. Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir.
  4. Uygun olmayan zamanlarda paylaşma istenemez.

Konuyla ilgili Yargıtay kararında: “Davacı vekili, dava dilekçesinde 8 numaralı bağımsız bölümde tarafların paydaş olduğunu, paydaşlığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini istemiş, davalı vekili, dava konusu edilen taşınmazın aile konutu olup tapu kaydında buna ilişkin şerh bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi gereğince; eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Aynı Kanun'un 698. maddesine göre; hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir. Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.Somut olayda; dava konusu edilen ve satışına karar verilen 8 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının açıklamalar bölümüne 08.01.2008 tarihinde "aile konutu" şerhi konulduğu, taraflar adına 1/2'şer payla kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taşınmazın belli bir amaca özgülendiğinin kabulü gerekir. Tapu kaydı üzerindeki bu şerh terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesinin istenmesi mümkün değildir. O halde mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.” Y6HD.2010/4406 K. Yargıtay 14. Hukuk Dairesine göre taşınmaz üzerinde fiili taksimin yapılmış olması paylaştırmaya engel değildir. İlgili karar aşağıdaki gibidir: “Paydaşlardan her birinin paylı mülkiyetteki malın paylaşılmasını isteyebileceği ve bu konuda taşınmazın fiilen taksim edilmiş olmasının bu isteme engel olacağına dair hiçbir yasal düzenleme bulunmadığı gibi karar paydaşlığın giderilmesini düzenleyen yasal mevzuata açıkça aykırıdır. Davacı davaya konu taşınmazda paydaş olduğundan paydaşlığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken, Kanun'un açık hükmüne aykırı bir şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.” 2017/9388 ifadelerine yer verilmiştir. Öte yandan bir başka Yargıtay kararında: “Dava, üzerinde yapı bulunan paylı taşınmaz mülkiyetinin kat mülkiyetine çevrilmesi, olmadığı takdirde satılması yoluyla ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Dava konusu ortak taşınmaz üzerindeki yapının mülkiyetinin paydaşlar arasında çekişmeli olduğu gözetilerek, bu çekişmenin giderilmesi için açılmış ve açılacak olan davaların "bekletici mesele" kabul edip, sonucunun beklenmesi, mülkiyet çekişmesi çözümlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekken; açılacak davaların bekletici mesele yapılması yolundaki istemin reddi ile taşınmazın üzerindeki yapı ile birlikte satılarak ortaklığın giderilmesine ve satış bedelinin paydaşlar arasında arsa payları oranında paylaştırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.” Y18HD 2003/1370 K. ifadeleri yer alır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Taksim Nedir?

Türk Medeni Kanununun 399. maddesinin 2. fıkrasına göre; taraflar arasında paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamaz ise, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir. Aynen taksim ancak eşyanın niteliğinin bu paylaştırmaya uygun olduğu durumlarda gündeme gelir. Konu ile ilgili Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2020/5450 kararında: “Dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilebileceği gerekçe gösterilerek bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmişse de tarafların, bu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilmesini talep ettikleri ve mahallinde yapılan keşif sonrası sunulan bilirkişi raporlarında da anılan taşınmazlar üzerindeki ortaklığın İmar Kanunu uyarınca aynen taksim suretiyle giderilmesinin mümkün olduğunun bildirildiği anlaşıldığından mahkemece, teknik bilirkişiye bu taşınmazlara ilişkin ifraz ( taksim ) projesi düzenlettirildikten sonra onay makamı olan Belediye Encümeninden bu projeye göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının sorularak bu hususta bir karar alınmasının sağlanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, davanın reddine dair hükmün bozulması gerekmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?

Sulh Hukuk Mahkemesi ortaklığın giderilmesi davasına bakmakla görevli olan mahkemedir. Ortaklığın giderilmesinin istenildiği eşya taşınmaz ise, dava söz konusu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Buna göre; ortaklığın giderilmesi davasında basit yargılama usulü uygulanır. Tarafların ikinci cevap dilekçesi verme hakları bulunmaz. Yargılama giderlerinden davaya taraf bütün ortaklar sorumlu tutulur.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; araflardan biri ya da birkaçı ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat iddiasında bulunabilir. Söz konusu iddia meydana atıldığında mahkeme öncelikle iddiada bulunan tarafa muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açması süresi verir. Konuyla ilgili Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2017/8829 kararında “Paydaşlığın ( ortaklığın ) satış yoluyla giderilmesi halinde davaya konu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar ( muhdesat ) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara ( ortaklara ) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik ( % ) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara ( ortaklara ) dağıtılır. Somut olayda; davalı, davaya konu taşınmaz üzerindeki yapıların murisi H.K.'a ait olduğu iddiasında bulunmuştur. Bu durumda, iddianın diğer taraflara sorularak kabul edilmemesi halinde muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak için adı geçen davalı vekiline süre verilmesi, kabul edilmesi halinde ise ait olduğu iddia edilen yapıların muhdesat oranı belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, noksan inceleme, araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20