Ecrimisil Davası Nedir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Gayrimenkul Hukuku » Ecrimisil Davası Nedir?

Ecrimisil Davası Nedir? | Mükyen Hukuk

Öncelikle belirtmek gerekir ki; ecrimisil davasının diğer adı haksız işgal davasıdır. Haksız işgal sebebiyle kendi taşınmazını dilediği şekilde kullanamayan şahısların işgalci olan kişiye karşı açtığı tazminat davası haksız işgal davası olarak adlandırılır. Burada belirtmek gerekir ki ecrimisil davasına ilişkin olarak özel hukukta herhangi bir kanun hükmü yer almaz. Söz konusu kavramın haksız işgal olarak nitelendirilmesinin sebebi ise Yargıtay kararlarında bu tür durumların haksız işgal tazminatı şeklinde nitelendirilmesidir.

Ecrimisil Davasının Şartları Nelerdir?

Daha önce de belirttiğimiz gibi ecrimisil ile ilgili olarak özel hukukta kanuni bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak konuyla ilgili Yargıtay kararlarında ecrimisilin niteliği ve şartları ile ilgili düzenlemeler yer alır. Bu çerçevede ecrimisil talep edilmesi için gereken şartlar;

  1. Mevcut durumda haksız işgalin varlığı,
  2. Söz konusu taşınmazı işgal eden kişinin kötü niyeti,
  3. Taşınmazın sahibi olan kişi için zararın meydana gelmesi,
  4. Söz konusu haksız işgal ile hak sahibi kişinin uğradığı zarar arasında illiyet bağı olması

Yukarıda verilen şartların mevcudiyeti halinde ecrimisil talep edilebilir.

Haksız İşgal Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki taşınmaz bir malın zilyetliğini kazanmak için çeşitli hukuki nedenler mevcuttur. Ancak hukuki bir neden olmadan taşınmaz bir malın zilyetliğinin tam anlamıyla ele geçirilmesi ve söz konusu malın elde tutulması haksız işgal şeklinde ifade edilir. Buna göre; haksız işgal halinde söz konusu taşınmazın sahibinin zilyetliğin devredilmesine dair rızası yoktur ve söz konusu taşınmaz malik olan kişinin elinden rızası olmadan alınmış olur. Bu duruma ek olarak zilyetliğin söz konusu taşınmazın maliki tarafından devredildiği ancak daha sonrasında malikin rızasının ortadan kalktığı hallerde de haksız işgal söz konusu olur.

Ecrimisil Davasında Kötüniyet Nedir?

Daha önce de belirttiğimiz gibi ecrimisil talep edebilmek için gereken şartlardan birisi de işgalci olan tarafın kötü niyetli olmasıdır. Öte yandan belirtmek gerekir ki iyi niyetli zilyet ile kastedilen haksız olduğunu bilmeyen veya haksızlığını bilecek durumda olmayan kişilerin zilyeti kastedilmiştir. Haksızlığın bilinmesi veya gerekli özen gösterilse bilinecek durumda olması ile kötüniyet olarak ifade edilir. Türk Medeni Kanununun 3. maddesinde “Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” şeklindeki ifadeye yer verilmiştir. Buna göre iyi niyetli zilyetin ecrimisil davasında tazminat ödeme zorunluluğu yoktur. Söz konusu bu kuralın kanuni dayanağını ise Türk Medeni Kanunu 993. maddesinde yer alan “İyiniyetle zilyedi bulunduğu şeyi, karineyle mevcut hakkına uygun şekilde kullanan veya ondan yararlanan zilyet, o şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden herhangi bir tazminat ödemek zorunda değildir.” ifadesi oluşturur. 2017 tarihli Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin konuyla ilgili kararında ise “Hemen belirtilmelidir ki; ecrimisil, kötüniyetli zilyedin taşınmazı kullanması sebebiyle taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatıdır. O halde, davacı-karşı davalıyı fuzuli şagil olarak kabul etmek olanaksızdır. Bu durum karşısında, elatmanın önlenmesine karar verildikten sonra davacı-karşı davalının ecrimisilden sorumlu tutulması doğru değildir. Yine dosya kapsamından davacı-karşı davalının haricen satın ve zilyetliğini devraldığı taşınmazı ileride kendisine devredileceği inancıyla ve iyi niyete dayalı olarak imar ihya ettiği, taşınmazın imar ihyası sırasında üzerinde bulunan bir kısım ağaçları söktüğü, yerine başka ağaçlar diktiği görülmüştür. Davacı-karşı davalının dava tarihine kadar taşınmazları kullanımının iyiniyetli zilyet sıfatıyla sürdüğü ve TMK'nın 993. maddesinde düzenlenen iyi niyetli zilyede tanınan haklardan faydalanabileceği tartışmasızdır. Buna göre, taşınmazdan iyi niyetle yararlanan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden tazminat ödemek zorunda olmadığı gibi, kaybedilmesinden, yok olmasından ve hasara uğramasından sorumlu değildir. Saptanan bu olgular karşısında, davalı-karşı davacı lehine taşınmaz üzerinde daha önce bulunduğu iddia edilen ağaçların bedeline dair tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiştir” ifadeleri yer alır. Öte yandan Türk Medeni Kanunu 994. maddesinde iyiniyetli zilyet ile ilgili olarak “İyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir. İyiniyetli zilyet, diğer giderler için tazminat isteyemez. Ancak, şeyin geri verilmesinden önce kendisine bu giderler için bir tazminat önerilmezse, kendisi tarafından o şeyle birleştirilen ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri o şeyi geri vermeden önce ayırıp alabilir. Zilyedin elde ettiği ürünler, yaptığı giderler sebebiyle doğan alacaklarına mahsup edilir.” ifadelerine yer verilmiştir. Kötüniyetli haksız zilyedin ecrimisil sorumluluğu açısından Türk Medeni Kanunu 995. maddesinde “İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır. İyiniyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir. İyiniyetli olmayan zilyet, şeyi kime geri vereceğini bilmediği sürece ancak kusuruyla verdiği zararlardan sorumlu olur.” ifadelerine yer verilmiştir.

Ecrimisil Davasında Zarar Nedir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki; ecrimisil talebinin kabul edilmesi için Yargıtay kararlarına göre hak sahibi olan kişinin haksız işgal sebebiyle zarar görmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014 tarihli bir kararında; “Bir kimsenin başkasına ait olduğunu bildiği taşınmazı, hukuki bir dayanağı olmadan kendi malı gibi kullanması ve dolayısıyla ekonomik yarar sağlamasının bir karşılığının olması gerektiği, bu bakımdan bu yeri kullanan kişinin hak sahiplerine haksız işgal tazminatı ödemek zorunda olduğu, haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir elde etmeye özgülenmemiş olmasının sonuca etkili bulunmamasına göre, Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, aksine düşüncelerle önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırıdır.” ifadelerine yer verilmiştir. Öte yandan konuyla ilgili yine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2019 tarihli kararında “Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. Öte yandan; ecrimisile hükmedilebilmesi için, taşınmazdan davacı tarafın ne şekilde ekonomik gelir elde ettiği hususunun ispatı zorunlu olmadığı gibi haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir getirmeye özgülenmemiş olması dahi sonuca etkili değildir.” ifadeleri yer alır.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20