Zorunluluk Halinde Korunmaya İlişkin Koşullar Nelerdir?

Anasayfa » Faaliyet Alanlarımız » Ceza Hukuku » Zorunluluk Halinde Korunmaya İlişkin Koşullar Nelerdir?

Zorunluluk Halinde Korunmaya İlişkin Koşullar Nelerdir? | Mükyen Hukuk

Zorunluluk halinde tehlikeden korunma ile ilgili mevcut olması gereken şartlara aşağıda açıklamalarıyla yer verilmiştir.

Tehlikeden Başka Türlü Korunma İmkanı Olmamalıdır

Öncelikle belirtmek gerekir ki; söz konusu kişinin korunmak için gerçekleştirdiği eylem onun son çaresi olmalı ve karşı karşıya kaldığı tehlikeden başka bir şekilde kurtulma imkânı mevcut olmamalıdır. Eğer söz konusu tehlike ilgili eylemden başka bir eylem ya da eylemlerle def edilebilecek bir tehlikey ise bu halde artık zorunluluk halinden söz edilemez. Bu halde yine meşru savunmadan farklı bir koşul olarak karşımıza çıkar. Burada önemle belirtmek gerekir ki; ilgili failin kaçarak tehlikeden korunma imkânı bulunuyorsa zorunluluk haline ilişkin hükümler uygulanamaz. Söz konusu bu durumun tespiti somut olayın özelliklerine göre titizlikle yapılmalıdır. Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin konuya ilişkin 2012/41142 K. Sayılı kararında mağdur kişinin çaresizliğinin tespit edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. İlgili Yargıtay kararında “Sanığın sosyal güvencesi olmayıp kasık fıtığı rahatsızlığı bulunan çocuğunun ameliyat edilmesinin acil nitelikte olup olmadığının belirlenmesi ve TCK'nın 25/2 maddesinin uygulama imkanının bulunup bulunmadığının tartışılması, suç tarihi itibariyle ekonomik ve sosyal durumunun araştırılarak yeşil kart alma şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmelidir.” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019 tarihli bir kararında ise tehlikeden korunmanın başka türlü mümkün olduğu durumlarda zorunluluk halinin uygulanmayacağına hükmetmiştir. İlgili Yargıtay kararında “19.10.2013 tarihinde saat 02.20 sıralarında Zonguldak ili, Merkez ilçesi, Çınartepe Mahallesi, ...sayılı yerde bulunan Özden Tekel Bayisinin sahibi olan sanık ...'in ofisinde bulunduğu sırada, söz konusu tekel bayisinden dışarı çıkan ve sanığın arkadaşı olan tanık ...'ün iş yeri önünde sürü hâlinde gezen 7-8 adet köpeğin havladıklarını görmesi üzerine sanık ...'e “Dışarı çıkma aşağıda köpekler var!” şeklinde bağırdığı, daha sonra sanık ...'in çalışma ofisinde bulunan ve adına kayıtlı olan av tüfeğini alarak köpekleri korkutmak amacıyla havaya birkaç el ateş ettiği, köpeklerin dağılmaları üzerine tekrar çalışma ofisine çıkan tanık ... ile sanık ...'in köpeklerin uzaklaştıklarını düşünerek yaklaşık 5 dakika sonra tekrar dışarı çıktıklarında köpeklerin hâlen beklediklerini görmeleri üzerine sanık ...'in aynı av tüfeği ile birkaç el daha havaya ateş ettiği, ihbar üzerine olay yerine gelen kolluk görevlilerince iş yerinin arka kısmına bakan yerde zemin üzerinde toplam 7 adet av fişeği kartuşunun ele geçirildiği olayda; iş yerinin önünde toplanan köpeklerin dağılmalarını sağlamak amacıyla havaya 7 el ateş eden sanığın eyleminde başka suretle korunma olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlike mevcut olmadığından TCK'nın 25. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen zorunluluk hâlinin bulunmadığı anlaşılmakla…” şeklinde hüküm kurulmuştur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2019/689 K. Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2005/29224 K. Sayılı kararına göre ise; “Sanığın, aracını park ettiği yerde, otopark görevlisi olduğunu belirten kişiyle ücret konusunda tartışıp birden fazla kişinin saldırısına maruz kalıp 5 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı olayda, saldırının devam etmesi ve başka türlü kurtulması imkan kalmaması nedeniyle ruhsatlı silahı ile korkutmak için bir el ateş etmesi şeklindeki eyleminde zaruret halinin bulunduğu gözetilmeden beraatı yerine mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirir.” hükümlerine yer verilmiştir.

Tehlikeye Göğüs Germe Yükümlülüğü Bulunmamalıdır

Burada belirtmek gerekir ki; tehlikeye göğüs germe yükümlülüğünün bulunmaması kişinin görevi sebebiyle yapmak zorunda olduğu birtakım eylemleri ifade eder. Bu duruma örnek vermek gerekirse; kolluk kuvvetleri, itfaiyeciler gibi kamu personellerinin işlerinde riskler mevcuttur ancak söz konusu bu personellerin bu tehlikelere müdahale etmeleri kanuni bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Bu sebeple söz konusu bu kişiler görevlerini yaptıkları için zorunluluk haline dayanamazlar. Zorunluluk hali yalnızca hukuki mecburiyeti olmadığı halde o eylemi ahlaki sebeplerle gerçekleştiren kişilerin yararlanabileceği kanuni bir hal olarak düzenlenmiştir.

Tehlike ile Zararlı Davranış Orantılı Olmalıdır

Türk Ceza Kanununun 25. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu” ifadesi ile söz konusu eylemde orantılı olma aranmıştır. Söz konusu bu orantı her somut olay bakımından ayrıca ve titizlikle değerlendirilmelidir. Daha önce de belirttiğimiz üzere zorunluluk hali, kişinin kendini ya da bir başkasını üçüncü kişilere en az zarar verecek şekilde korumasını gerektirir. Bu bağlamda verilen zarar, tehdit edilen zarara eşit ya da ondan daha az olabilir ancak bunun aksi mümkün değildir. Zorunluluk halinde failin davranışı ilgili olayla ilgisi bulunmayan kusursuz üçüncü kişilere zarar verecektir. Söz konusu bu durum için doktrinde “korunan hak feda edilen haktan üstün olmalıdır.” şeklinde bir görüş yer alır. Bu duruma örnek vermek gerekirse; yaşam hakkı tehlikeye giren kişinin üçüncü kişinin malvarlığına zarar vermesi orantılı bir durum olacakken aksi durumda orantıdan söz edilemez. Aynı şekilde burada vurgulamak gerekir ki; hakların eşitliği zorunluluk halinin uygulanmasına engel teşkil etmez.

Zorunluluk Hali ile Meşru Savunma Arasındaki Farklar Nelerdir?

  1. Zorunluluk halinde tehlikenin mevcudiyeti aranırken meşru müdafaa halinde saldırının mevcudiyeti şartı aranır.
  2. Meşru savunma saldırgana yönelik yapılır. Öte yandan zorunluluk halinde ise savunma olayı ile ilgisi bulunmayan üçüncü bir kişiye karşı yapılır.
  3. Meşru savunmada saldırı insan davranışından ileri gelir. Zorunluluk halinde ise tehlikenin kaynağı insan, hayvan ya da doğa olayı olabilir.
  4. Meşru savunmanın mevcut olması durumunda eylem suç teşkil etmez ve beraat kararı verilir. Öte yandan zorunluluk halinde ise eylem suç vasfını korur ancak fail hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
  5. Zorunluluk halinde failin verdiği zararları giderme yükümlülüğü mevcuttur.
  6. Meşru savunmada saldırıya uğrayanın kaçma yükümlülüğü mevcut değildir.
  7. Son olarak; zorunluluk halinde fail tehlikeye bilerek sebebiyet vermiş olması gerekir.

Mükyen Hukuk Bürosu uzman avukatlarından randevu almak için:

Randevu Al
0216 784 43 20

Diğer Makalelerimiz: